Boyarlar Mı Maviye
Mahallede kalan, son boş alan
Söğüdün hakimiyetinde. Biz onun gölgesinde. İki kafadar, Bir çomar Bir saçaklı söğüt. Dünya, bize bu kadar. Ara sıra kenardan geçen kediyle, Çomarın dalaşması Annemin pencereden İsmimle nakarat yapması İşte o zaman ‘Dinle şeytanı’ diyorum kendime Pencereleri ör tuğla ile Köpeği bağla bir köşeye. Anlaşalım Beni kendi halime bırakın Söz Hep melek kimliğimde yaşarım. Bilseydim sonrasını Savruk kullanmazdım Şeytan olma hakkımı Geceyle gündüz arası Bir ses bir kıyamet Suçlarını gizlesin alacakaranlık Bu yüzden telaşları Bu yüzden bütün hızları Saldırıyor dört bir yandan müfreze Acımasız elleriyle Dalları savruluyor her bir yana. Gövdesi, Ne kadar ayakta durmak istese de Sendeliyor her darbede Tuğla örmediğim pencereden Ben bağırıyorum şimdi Siz nesiniz? Hangi canlı türüne girersiniz? Dallarına konacak kuşları, Yaşayacak uzun yılları, Gölgesinde nefeslenecekler vardı. Salkımım ! Hep yere bakardı ya dalların, Şimdi işte bütünüyle topraktasın. Sen öyle uzanmış yatarken yere, Senli yaşanmışlıkları Geçiriyorum gözlerimden perde perde. Teşekkürler bütün güzelliklerine Mümkün olsa ayağa kalkman yeniden Birazda ben onları çizerim düşünmeden Neyse katlanırım verilecek hükme Değer üç beş zaman Gökyüzü mahrumiyetine -Hücremi boyarlar mı maviye- -Pencere demirlerini yeşile- |