YETER EY KÂTİP, YAZMA!Ey rüyama dalarak bana kâbus gördüren Yazma, aklından geçen her şeyi yığıp bir bir Bir katrecik gülücük ile ömür sürdüren Nice canlar içimde yaşıyor; görüp yazma Elde sürme kalemi, diline sürüp yazma Etme anlamadığın, her şeyi zanla tabir Unutmuşa benzeyen niteliksiz çokluğu Ey bu âlem içinde varlığı ve yokluğu Andan çok daha kısa âdemoğlu âdem sen Nedir böyle başını döndüren, ruhta esen Sakın ola aklından beni geçirip yazma Taşıdığın testiden damla içirip yazma Yazma, işler bitmedi; erken göçürüp yazma Bir sabah olur duymam dalda öten kuşları Bir gece gökyüzünde parlarken şen yıldızlar Şafağın atışını göremem, içim sızlar Bir gece koşturarak aşsam da yokuşları Gidişi böyle ani, bu kadar zorlu yazma Yâr yükselip bakarken nuruyla asumanda Yazma, üç beş gün için isimsiz öyküleri Bozmaya kalkışarak gizlendiğin dumanda Gözler beni kollarken kendini yakıp yazma Ve bildiğin her şeyle sulara akıp yazma Bir gün mutlak okursun resimsiz öyküleri Nice gelen ve giden insanın olduğunu Anlarsın birçoğunun boşlukta kaldığını Söyler misin darlıkta sana güvence veren Kimdir, Rabbinden başka; bağrına basan yaren Derim ki, zanna uyup edebi yıkıp yazma Sokaklara düşenle, yollara çıkıp yazma Yazma, görmediğini; yalana bakıp yazma Bir el tam sol göğsümde şu kalbimi sökerken Bir darbeyle nefesim kesilirken şaşırıp Güneşin batışını görmeden içsem şurup Bir candan dosta veda edersem çok çok erken Gidişi böyle ani, mekânı harlı yazma Yâr gelip başucumda, gözleriyle ışısın Yazma, duyduğun sesi, aldığım zor nefesi Kuşlar gagalarıyla ab-ı hayat taşısın O halde gördün diye suyu içerken yazma Yâr bana el sallardı gökte uçarken yazma Yazma, kapatıldığım kirpikleri, kafesi Yazma, gezerken yalnız, “biçaredir” diyerek Hasret çektiği “ülke, yer neredir”, diyerek Ey bizleri dinlemez, anlamaz yazıcı, ey! Düştüğüm her tuzağı önceden kazıcı, ey! Yeryüzünde bir ateş beni yakarken yazma Görsen de gırtlağımı o yâr sıkarken yazma Yazma, ruhum çıkarken; yere akarken yazma Gönlümde ukde kalır, gözlerimse boşlukta Marifetli bir ulak uçururken apansız Yüreğin atışını duymaz giderken cansız Bir ana, bir canana ağıt yakar kuşlukta Gidişi böyle ani, dağları karlı yazma Yazma, içimdekini; yeter ey kâtip, yazma Ne olur, görmediğin ahvali tek tip yazma Güneri Yıldız (Elazığ, 23.05.2012) |
Selamlar saygıyla.