Penceremden Görünmeyen
Çamağacına
Duman renkli ve kocaman bir karganın Kumlu dalgın kanatları ardından Denizin derinliklerine açılan Akdeniz güneşinde çürümüş ahşap Ve kuytu yosunlara çalan teknenin Reçine kokusuyla tanıdığım Çamağacına Bol sisli bir kışın ormanından Karlı gelin telleri taşıyan Gümüşten yapraklarla örtülü Uysal ve uzun boynunu bahçelerin Ve benim toprağıma eğmiş Gülümserken bir eşkiya rüzgarın Söküp uzaklara götürdüğü Çamağacına Bir akşamüstü kayboluşu Penceremin daracık sahnesini Lacivert ve kadife ve kesin Birinci perdesiyle kapayan Günlerimi çok eski bir oyunun Gözgözü görmeyen karanlığında Ortaçağ panayır soytarılarının Küt ve kıvırcık sakallarıyla Durmadan dekor değiştirdikleri Öfkeli aralığında bırakan Çamağacına Şimdi rüzgar geçiyor penceremden Gövdemin kuruyan kavalını Kırmızı türkülerle donatarak Senin ormanından sayısız ağaç Ve düslerimde bembeyaz yıkadığım Teninden coşkun sular geçiyor Kapılıp sürüklenen ırmağa Kıyıların danteline alışkın Ellerim birden ulaşıyor Çamağacına Öperken yapraklarını acıyla kısık Sesli kuşlar bakırlayan yüzünün Bahçesinde yediğim vişnelerinin Kabına sığmaz sevinci ve tutku Yırtarken demirden kuşağını Ağır bir işçi gibi ölümün Beni yaşamanın kavgasına Yarışta bir tay gibi fırlatan Çamağacına Seni bir çok daha görmek için Dallarına basıp yaylandığım Şiiri katıksız dolambaçsız Bir önsöz olsun diye yazdığım Senin adınla karıştırıp Adını yüreğimin canına Kazıdığım ve şimdi bir akşamüstü Penceremden ansızın görünmeyen Çamağacına |