Bir Soru
Akşamüstü oturdum yol kıyısına
Düşündüm Ne kalacak bizden geriye Balkan yaylasindan ve bozkırlardan Kafdağlarına giden şu bulut Sonsuz mevsimlerle esmerleşen Şu toprak ve derin çınar ağacı Biz yokken de vardı Çocukların şu gülen sarı feneri Ayışığı Ve ıssız balkonlarda Kırmızı biberlerle üzgün yaşlıları Aynı mandalda kurutan güneş Çayırda gölgeler bırakacak Dalgın yeryüzünde çekilirken Kalabalık çarşılara tortusu Çökecek Tüccarın kanpazarından Mezarlığa taşıdığı paranın Değirmeni döndüren ter ırmağı Kuruyunca ardında tuz kalacak Ve bir anı öfkeli işçilerden Sinirli kediler bir tekir şerit Olacak Ve bir çöl esintisi Dörtnala kaybolan arap atları Bir çavdar haritası çizecek Bozkırı terkeden tarla faresi Kuş tüyleri gökyüzünün camını Buzlu yazılarla donatacak Hersey değişiyor ama ne yapsak Duracak Tarihin uzun duvarı Taşlara kırmızı izler bırakan Ve aynı kıyıdan yürüyen köle Silecek kıralların adını Gene de karanlık dağ başlarında Yarın bir kin gibi hatırlanacak Kanlı soy ağacının dalları Kiraz ve kamıştan kavalımızın Sesleri Dağılıyor havada Bir kuyu ağzından geçiyor gibi Rüzgarı mor fistanli zamanın Bu güzel şarkı da unutulacak Kıyımlar acılar kanlar içinde Savrulurken yaşadığımız günler Bu soruyu mutlaka soracaksın Ne kaldı ne kaldı bizden geriye? |