Yaşamak Dediğimiz Feryat
Kalbini taşırken harcadığın kuvvet
ufacık elleri olan bir devin çırpınışlarıymış, o dev ki: mızraktan yağmurlar altında dolaşarak bileklerini incecik yasemin saplarına alıştırmış Demek ki, seninle tanıştırdığım sihir arpaların, kozaların, peteklerin, aslına astarına aşk denilen, burçlarında atmacalar, şahinler barındıran, bağrın bağra çarpışından başlayan sevdalı buluşmaların ürünü bir sihirmiş, o sihir ki: kanında öpüşlerin olduğu kadar şerefli ayrılıkların kıpırtılarını da biriktirmiş Şimdi beton üstüne serilmiş bir döşeğin kıyısında bunları yazarken şaşkınlıklar ve özlemlerle zenginleşen sözlerin senden çaldığı sıcaklığıyla vedalaşmadayım, ve - sevgilim - bıraktığın notu okuduğum sıralar koyu bir gecenin çıngıraklarından çok uzakta olacağım, üstelik dağlarda, bayırlarda bile zaptedemediğim o feryadı çaresiz, oradan parmaklıklar ardından taşıracağım Şurada, kaçaklık aylarımın son günüyle geçip gidiyor hayatımın bir dönemi... İşte köşesinden köşesine dolaştığım şehir; işte içime dolan hava; böğürlerimdeki çılgın girdabı aldığım her nefesin... gelişime kapı örtenler de oldu bu şehirde yatak serenler de gecelerime Sen gözlerinin maviliği gözyaşlarına bulaşan titreyiş, yosunları dalgalara kıyılara vuran kuvvet, sen akılalmaz sarplıklardan fışkıran çiçeklerdeki fiyaka, doğuruşların görkemini taşıyan şefkat, cançekişler, gerinişler, intikam duyguları, yetkinlikler, eriklerin ham lezzeti, körpelikler, midyelerde incileşen kumtanesi: aynı hızla yolumu gözle - geleceğim - unutma ki bu gidişler zaferi getirecek... |