Kanat Çırpa...
I
gözkapağının altında daha ilk adımda mayın seni düşünmemek elimde değil uyanma sakın mayını geçsen yanağının çukuruna kurulur pusu kirpiklerinin içinde uyu benim için uyu n’olur uyu kanım dondu cehennem öfkemin sınırına çıkacağım adını haykıracağım avaz avaz sakın uyanma sesimi duyma daha ilk adımda mayın dikkat et işkillendi nöbetçi tetiğe binecek söyle gözlerine kalkıp gelmesinler sesime II çarpmış yüzüne iki avuç su eline uyku bulaşmış kimbilir hangi uzak düşten çekilip koparılmış göze geze arpacığa akıyor uyku el tetikte biter üç-beş nöbeti de ardından şafak söker nedir ki onsekiz ay tezkeresini alıp gider bir de esniyor çocuk gibi göz gez arpacık nöbetçi uykunla vuramazsın beni şafak vakti asılırken öfkemin en güzeli uyuyamam ben ben uyuyamam gözüme güney afrika kaçarken III gelme canım aramızda kıyamet kadar duvar havalar kışladı penceremde kurt gibi ayaz derimden başka giysi yasak bana üşüdüm elimde değil seni daha çok düşünmem gerek voltamı seninle vursam yataktan seninle kalksam alsam şu belalı başımı sana açılan yollara çıksam beni duyuyor musun hava kurt gibi soğuk.. parkanı ödünç ver sevgilim bekliyor nöbetçi nöbetçi heey pusatlanmış çocuk IV bir kuğu boynu gibi kıvrılıp uzanıyor hasretin -vururum- diyor nöbetçi -dokunursan vururum- fatma’dır sevdiği kızın adı ihtimal sen fatma’nı kolla diyorum benimkisi ihbar birden yanık türküsü besbelli yarasını buldum -yar etmem başkasına kaçarsa vururum- dokunma memet ne güzel şey sevmek.. soğuruyor sigarasını kule bulut bulut duman uzuyor tüfeğinin namlusu fatma kan revan V yıkımışım duvarı ellerimin kanamasından anladım -parola kaçarsa vur emredersiniz komutanım- dudakların papatya falı dudakların gitmiyor aklımdan bir de cehennem öfkem bir de sağanak yağmur -emredersiniz komutanım parola kaçarsa vur- sevmek ne güzel şey ve ne büyük felaket elindeki tüfek söğüt dalı değil bu memet.. türküsü çatallanan bir yol gibi susuyor ağzı fırın bulut bulut duman kusuyor VI memet düşlerin firarını vuramıyor hiçbir tüfek bir kuşun uzaklaşan kanatları yağmur ayaklarım tutuk şafağı koluma takmışım cezaevini yukarda kulelerin dibine bırakmışım canım uyan altın ülkesinde köleler yürüyor vakit tamam bir tepenin ardına giriyor şafak dehşetle farkediyorum ayaklarım yürümeyi unutmuş patlarsa patlasın daha ilk adımda mayın ülkemin zencileri kesik bir dal gibi susturulmuş VII savrulup titriyor kasılıp gevşiyor gece ey benim büyük öfkem yol bul kendine pretoria merkez cezaevi’nde gülüm şairi bir ipte buluyor ölüm.. suretin çıksın cama pencereye gel nakış nakış uyansın kilim pencereye gel bırak saçın dağınık göğsün açık kalsın daha ilk adımda patlasın mayın bırak nerdeyse bağıracak ıslak bir çocuk gibi pencereye gel pencerede şafak VIII zafer bizim olacak demiş selâm olsun halkıma selâm olsun sana benjamin moloise kara şair çok şey çıkardım sözlerinden ülkeme dair gel seninle sevgilim güney afrika’ya gidelim cape town’a johannesburg’a gizlice girelim içelim zencilerin güneşinden kapkara kesilelim bütün mazlum halklar adına özgürlük adına çalalım isyan ateşini çalalım kucak kucak vahşi bir kuş gibi uçalım ülkemize kanat çırpa kanat çırpa kanat... 1985 |