Kabr-İstanbul
Yaş gözüne degmesin baharın,
Gönlün dokusun kilim desenlerini. Adım başı kahpelik çukurları dolmuş, Bir kabr-istanbul ki bu şehir. Ugruna yaşamak ölmekten beter hayatın, Nazarımda nöbetçidir sıra selviler deli gönlüme. Civanların ayak sesleri çınlatır, Kabr-istanbul’un dar sokaklarını. Yokuş başında satıcı siluetleri Sisli güne merhaba diyen küfürleriyle. Naraları duyulur kabr-istanbul’umda, Huşu içinde uyurken. Hasretin kabus olup çökmüş kabrime, İçimdeki çocukluk bomboş sen gibi. Şimdi ayağa kalkıp koşmalıyım ama, Evvela yürümeyi ögrenmek gerek. Nolurdu sanki derin uykulara dalsam, Bulutlara sarabilsem gözyaşlarımı eskisi gibi. Gölgem olsa dayasam sırtımı toprak yerine, Mahçupsuz uyusam utanmadan. Hayat kollarımdayken uyumak zor, Kabr-istanbul’umda. Bakınca aşagıdan gökyüzüne berrak mavi, Ama sen aşagılarını meraklanma kabr-istanbulun. Sen ne kadar kalabalık kargaşalıysan orda, Bende yalnızca huzurluyum Kabr-istanbul’da.!! |
bir de başka yönden bakarak,
tebrikler,
selâm ve saygımla..