Sisli Ufuklar
Her yanda ürperten bir sükût, vicdanlar buruk,
Bu kasvetli iklimde yaşamak zorlardan zor... Gelenler yeis içinde, gidenler bî-huzûr; Buhranlar sıra sıra, iradelerde fer yok. Gezdiğin her yerde ruhunu zulmet sarıyor, Herkes bir kapalı sınırı zorluyor gibi; İç içe bunalımlar ki, görünmüyor dibi, Toplum hiçlik vadilerinde hiçi arıyor... Her dönemeçte kıpkızıl bir şeytan tuzağı, Ruhun yürüdüğü yollar kurumuş bir ırmak Ve savruluyor hazanla eşya yaprak yaprak, Her koyda tül pembe ayrı bir iblis ağı. Rüyalardaki gibi haykırsan sesin çıkmaz, Yaşanan hayat bitevî yokluğa emanet... Baharı kıyamet, yazı ayrı bir felaket, Bu açmazlar içinde kimse kimseye bakmaz. “Yaşam” ye’sin gözbebeğinde, duygular harap, Her yıldız yalancı bir ziyâ, simsiyah varlık, Yok ruh için nefes alacağı bir aralık; Ölüm korkulu rüya, hayat öldüren azap... Varılan her yer âdetâ kapkaranlık zindan, Dolaşılan sokaklar yarasaların yolu; Yollar bir uçtan bir uca yolsuzlarla dolu, Bilmem uyanırlar mı bu kâbuslu uykudan.? Uyandırdı uyaran O’na ruhumuz fedâ.! Gösteriyor görenlere O’nu bütün varlık, Belirdi öteden bir mukaddes ışık... artık, Fâniye, fâniliğe ebediyen elvedâ..! |