Kamp Günleri
O hülyâlı günleri bizlerle yaşayanlar,
Cennet kokularının esip geldiği yerde. Duydular Sonsuz’un bestelerini duyanlar, Çelikten sadâlarla o sırlı tepelerde... İnler hâlâ o yerler bir ulu velveleyle, Tıpkı hasretmiş gibi o günkü gülyüzlere... Şu ağaçlar, şu taşlar geliverseler dile, Ne büyülü şeyler anlatacaklar bizlere... Kuş cıvıltısı, yaprak sesi, insan âvâzı, Geceleri yıldızlarla söyleşen sîneler... Her yanda ayrı bir kalbi kırığın niyâzı; Yemyeşil vâdi bu ulvî nağmelerle inler... Duâyla doğrulur başlar tâ sabahlara dek, Uyumamış gözlerde billûr billûr manâlar... Buradaki yakarış semâlardakine denk; Yıllar geçse de gönlüm hep o günleri arar... Akan çaya bakmış olsan ürperir ve dersin: O şen bakışlar hâlâ gülümsüyor dibinde... Hiç vakit fevtetmeden koşup sen de gelirsin; Gelirsin, hemen olmasa da günün birinde... |