Hazân Şöleni
Bahar geçer, yaz uçar, hazân olur;
Döner her şey bir anda vîrân olur. Esen rüzgâr hüzünle eser gelir Ve ruhlarda garip hisler belirir. Çiçekler vedâ rengine bürünür, Ne varsa dallarda yerde sürünür. Mâtemlenir her şey, karalar bağlar; Sararan renkler geçen yaza ağlar... Yeşili kasvetli bir hüzün boğar; Hazânla her yana yapraklar yağar. Neye baksan göçe hazır görünür; Bu mevsimde sırf ölüme yürünür... Yağar her tarafa gam üstüne gam, Bahara karşı sanki bir intikam. Ne gül kalır, ne çiçek, ne de lâle, Gömülür her şey derin bir melâle. Hüzünle doğar doğarken güneş, ay; Duyulur her yanda mâtemli bir nây. Belirir kış ufku daha derince, Kırağılaşır çiğler ince ince. Girip saklanır canlılar inine; Vedâ eder gül-bülbül birbirine. Uğuldar gurbetle dağlar, dereler; Târumâr olur o şen şakrak yerler. Bütün varlık olurken hazâna râm, Belirir renklerde son bir ihtişâm. Ağaç yaprakları renklerle güler, İki kezmiş bahar bu yerde meğer..! Sarı, mor, kırmızı, pembe rengiyle, Gülümser her taraf yaz âhengiyle. Duyanlar duyar bir bahar huzûrunu, Nakış nakıştır bu mevsimin sonu. Mâtemlenirken yazın zevâliyle, Sevinçler duyarız bu son hâliyle. Ufukta yeniden nurlar belirir, Ve hazânla gelen her şey silinir. Işığa ereriz gizli bir nurdan, Işık yudumlarız nurlu fağfurdan. Tüter her yerde ayrı bir inşirah Ne keder kalır ne de bir âh u vah... Duyar ruh her şeyi olduğu yerden, Rüyada duyduğu gibi derinden. Hazân susar, duygular da durulur, Ruhlarda yepyeni bir bahar olur... |