Allah ve Insan
Tekmil Insanlik her an Allah duygusuna aç,
Zihinler şîrâzesiz, zihinler O’na muhtaç... Sezer her zaman temiz vicdanlar bu duyguyu, Düşünce çikmazlari Rabb’e ulaşma koyu... Ilmin o engin ufku, mantigin hünerleri, Dolduramiyor Imandan boşalan yerleri. Bir sürü ulemâ ve bir sürü de filozof... Nazariyeleri çarpik, düşünceleri kof. Ne fikirlerinde sadra şifa veren beyan; Ne madde ötesini oldugu gibi duyan. Anlayişlar kisir; her şeyin mebdei meçhûl, Ve yığınlar faraziyeler ağında ma’lûl. Oysa, her renkte ve her seste O’ndan bir ma’nâ, Ruh ve hikmet ufkunda her şey Insandan yana: Varlik O’nun nuru, o Nur’un dalgalanışı, O, hem varlığın hem de hâdiselerin başı... Bu sırrı kavrayan gönüller oturaklaşır, Ancak oturaklaşan ruhlar O’na ulaşir. Gözsüz görmese de her yani O kaplamakta, Sirra, hep bu ilâhî münasebet akmakta... Ve duygular O’na uyanmakta perde perde, Bir vuslat istikametinde ki az ilerde... Her tarafta kevserden gürül gürül çeşmeler, Her yanda Insan-Allah bestesinden nagmeler. Fikir bu ufka erip gönülle birleşince, Ayri bir visal kapisi açilir her gece. Bu eşigi aşan ruh kendi özüne erer, Gerçek Insan olmaktan gaye de buymuş meger... |