Bana neden Yasak?
Dilim de ateş
Öptükçe kanar yüzümde ki çizgiler Dudağım tek bir buseye muhtaç Solukların bana neden yasak? Soğuk rüzgar eser Ve gece Bin yıl sürecekmiş gibi Hüzünlü şarkılarla örter üzerimi Tenin neden yasak? Yatağımda sensiz dalarım ayrılık rüyalarına Senli düşler ekerim her sabaha Hüzünlü masallar büyütürüm Öksüz kalmış avuçlarımda Ellerin bana neden yasak? Yüreğini dinlemek için eskisi gibi koyabilsem başımı göğsüne Kucaklasan bir çocuk gibi Sen huzurlu rüyalara kavuşturan kayığımın kürekçisi Kolların neden yasak? Varlığımdan uzaklaşırken Alev kızılıydı gidişin ateşinde kavruldum Acımın tanığısın İstanbul Nişan koydum göz yaşlarımla her sokağına Yakamozların hüzünlü dansında Fısıltılarla ördüm isyanımı çığlık çığlığa Oysa ki sonsuz bir sevdayla vurulmuştum gülüşlerine Söyle gülüşlerin neden yasak? Kızıl yangının darmadağın yatağında Sönmemiş korlar bırakarak ardında Ayraçlarını unutan bu kitabın Hangi sayfasındasın Yitip gitmiş bir ömrün içinde Yeşerirken tam da yeni bir sevda Hala adımı niye sayıklarsın? Çürümüş meyveler mevsimidir şimdi Küflü ağaçların bahçesinde Zehirli tohumlar ekilir daha da sevdikçe Ölüyor toprakta çiçek Çığlık savrulur aleve Şiir küser soluk kesilir Elekten geçer aşkın sabırlı gözyaşları Çiçeklerin bana neden yasak? Sana müptela tenimle çarmıhındayım yüzyıllardır bu sevdanın Dudaklarını kapat Karanlıkta ki ışığınla sen sustukça ben konuşurum Lakin devran üşümüş sözcüklerin hastalıklı devridir Gel Uzak sevişmelerin tadı eskisin damağında Pırıltılar gizledim şehrimde sana Gel aç Küskün kalbimin mührünü öpüşlerinle Öpüşlerin bana neden yasak? Ben ölmüşüm Karanlık sulara atacaklar Sonra Sensiz dualarla kendi masalımda yıkayacaklar bedenimi Ya beni al kayığına yada bırak ellerimi Kırılgan bir sevdanın son durağındayım Zira neşterde kar etmez artık yaralarıma |