İstanbul
Seni bekler İstanbul
Asırlık çınarların altında sararmış resimlerin aşk buseleri Ayaklar altında çıtır çıtır ezilen yaprakların hüznü Şarkıların dilinde Dilinde tadı İstanbul Kasıklarında sancı İstanbul Erirken lezzetin koynunda korkuları Rahmi doğurur hasreti İstanbul İşte şimdi Ne orada, ne burada Bölük pörçük öykülerin tadı saklı bağrında İstanbul. Sevdanın suskun dudakları dil verirde Dile gelmez bir türlü. Susma Konuş Saçının petekleri dolanır ya boynuma idamım böyle olsun de. De ki Aç karabasanların tutsağı İstanbul Serip önüne kumsalını Tanık etsin dalgaların sevişmesini Neye dudak bükersin öyle Görmüyorsun İstanbul emrine amade. Sisli öykülere gebe İstanbul Pazarcı çığlıkları bilir Kestane buğusunda döner başın Beyoğlu’nda Köşe başındaki çiçekçi bekler hala Baharın çiçeklerine aç İstanbul Yeşermenin tohumları senin avucunda Yeniden yeniden yeniden Sevda bahçelerinde Kollarının ormanında da ölmeye hazır İstanbul Bilse ki Ölmeyecek serçelerin gagasında ki yavruları Öğrenmediler daha uçmayı da. Nafile ararsın masalını Ferhat misali Bak işte burada tam burada Dağına âşık İstanbul. Hasret dergâhında semah Seni Seni sayıklar İstanbul. |