HER ŞEYİ BIRAKIP GİTMEK
her şeyi bırakıp gitmek ardımda!
ve kendimi; sonsuzluğa karışan bir ses gibi… sadece seni almak yanıma, seni; kalabalıklar içinde ki yalnızlığıma yâren olan sıcak bir nefes gibi… her şeyi bırakıp gitmek ardımda! ve hayallerimi; ayılmaktan korkan bir serkeş gibi… sadece gözlerini almak yanıma; ışıl ışıl gözlerini, karanlık kaderime doğan bir güneş gibi… her şeyi bırakıp gitmek ardımda! ve kalbimi; cami avlusuna can koyan bir anne gibi… sadece yüreğini almak yanıma; aşk ağrılarıyla kıvranan yüreğini, sevdâ fısıldayan bir nağme gibi… her şeyi bırakıp gitmek ardımda! ve hayatı; sırra kadem basan küs izler gibi… sadece yokluğunu almak yanıma; çıldırtan yokluğunu, mahzun ve çaresiz öksüzler gibi… her şeyi bırakıp gitmek ardımda! ve hislerimi; savrulmuş yanlarımın günahı gibi… sadece yüreğimi almak yanıma; yüreksiz yüreğimi, derin hasretlerin bir âhı gibi… her şeyi bırakıp gitmek ardımda! ve ömrü; dönülmez yolların seyyahı gibi… sadece sancılarımı almak yanıma; ecel teri döktüren sancılarımı, pişmanlık çölünün eyvâh’ı gibi… bırakıp gitmek her şeyi ardımda! her şeyi; dönüşü olmayan bir vedâ gibi… ve sadece mevlâ’ya yönelmek, mahzun, kederli, kırılgan, umutlu, anadan üryan bir duâ gibi… |
kutluyorum sizi.
bir de
eğer resimdeki sizseniz, yüzünüzdeki nur kaleminizden şiirinize süzülmüş diyeceğim.
yok o resimdeki siz değilseniz, kimbilir yüzünüz şiirinizden kaç kat nurludur diyeceğim.
saygılar