Kalk Düğüne Gidelim (*)Sarardın üzüntüden, üç gün ağladın baktım gözlerine şıçramış halkın gözleri incesin bardakta bir karanfile benzemiyor inceliğin serçeler sekmiyor hayır, dudaklarında ham demirden bir çanakta dövülmüş otlar olur ısınmış taşlar olur yazları geceleyin sazlar kanımda Çiçek Dağı’nı vurur doldurur öylece göz yerlerimi inceliğin Tenimde iz bırakmış kar kokusu terli, muğlak adamların hevesleriyle harman edilmiş tenim sevinçler artırmışım çiçekli ve çiçeksiz bütün dağlardan. Sarhoşken bağrıma akıtılan yıldızlar özümü çekip ayırmış avuntulardan. Şimdi sana bakıyorum, kalabalık gözlerin ağlamasan bizi utandıracak sanki dünya Valentina Tereşkova ve çekik gözlü kadın komandolar çünkü üç gün beslendiler senin gözyaşlarınla. Sen ağlarken azığımız çoğaldı elledik halkın ağrılarını cesurca ağlamasan kök inatla kavramıyor toprağı boş umutlar içinde pervasız büyüyor kir ağlıyorsun ihanete karşı şavkıyor pıçak bir pıçak ki sevgilim, Sürmene işidir. Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin üzgün, kara, ayaklanmaya hazır ben yaralar kuşanıp katılırım onlara onlara katılırım yedek mermi ve şarkılar alarak seni alırım sonra her bir yanım çağıldar bir oyuna kalkarız sıkılmış yumruklarla yazarız duvarlara fırtınalı yazılar. Bir gün burda, bu kalktığımız yerde kendini yaşamakla taşıran bir güneş kabarcığı zonklayan bir atardamar olduğu anlaşılır el tutuşmuş çocuklar ki o zaman senin gözyaşlarını heyecanla kapışır. * Anamın uyuşmuş ayağını harekete getirmek için söylediği söz. 1969 |