Çağdaş Bir Ürperti
Anarak buruşuk memelerini bezgin günlerin
geçiyordum hüznün arkalarından döşümde şehrin ahengini bozan ay resimleri ve geceyi korkutarak durduran tasarımlar. Geçtim kara yağlar sürünerek kara yağlar sürünerek büyüdüm cani bir kadınla yattım ve beynim kırık bir suyun yüzünde yorgun yürüdüm. Ki asfalt orada bitiyordu orada romorklar kalay ve manganez ölüleri şehrin derin iskeletini sarsıyordu. Yırtık tüller halinde yağan yağmur boğazımdaki havlayış karartısı piyango gişeleri. Ve asfalt orada ve asfalt cinsel kavramlarla halkların kalkışını anlatıyordu onların çavlanını durdurmak için suçlar, kocamış kuşlar bulundu koynum bir yangın çıkartıp siniyordu koynuma. Kadınlar geçiyordu doğurgan - ve diri kızlar turfanda yalnızlıklar almak için dünyadan ve ben gövdemi denkleştirmek için doğaya dineldim dineldim dineldim aşk ; içerimdeki ergen ölüsünü uğraştırıyordu. Demek ki benim sivil, dayanılmaz bir yüreğim vardır demek ki başka bir kasabada koyup gitmek dudaklarımı ürkekliğimi başka bir denize dökmek kolaydır. Bir kahkaha soğutur yüzlerini uzakta silah tutan sivillerin. Çığlıklarının kuraklığı duyulur taşraların kuşlu yastıklarında ağlayan çarşaf bağlayan kızların. Zedelenmiş ıtır kokuları duyulur ve kana karışan kaynar vakti gecenin ve polisin ve bezzazların vakti ve tomurcuklanan bir yerimin demek ki benim haylaz ve militan bir yüreğim. Böylece dingin bir kaşıntı gibi açılır dünyaya benzi aldanışsız ağaran dünya hınçlar ve revolverler uçuşur kabuklu yüreklerinden bazı adamların. Dikkat, kan bıngıldıyor yine senin sıranı atlamıyorum koynun güneşe çarptığında yara geniş bir yara yapışıyor sevdama. Ve artık anlatmak için yeryüzünün tuğlalarını seni anlatıyorum abanmak geçiyor içimden gövdenin küllerine sana çatlarcasına inanıyorum çünkü kopartarak geliyorsun göğün zağarlarını canevinde tortop umudu aydınlığın. Yüzümü kınından çıkaran sensin pencereyi getiren aklıma sanki güzmüş sevecenliğe sarınmak istiyormuş gibi sanki canım yüzümü sensin biriktiren kitaplara. Çocuklar sinemada bir atlı alkışlıyor bu yüzden seviyorum seni bizimkiler bu yüzden yeniyor ötekileri ve karnının kurşun işleyen karanlığı hüznün namusunu savunan ellerin Fidel Castro’yu övüyor bana bunun için. Benliğim kurtlanmış bir çocuğu sıkıştıradursun beynimde yengiyi yabanca söken avucunun avucunun böğürtlenlerine abanmak istiyor canım böyle geçiyor içimden. 1965 |