Bir Devrimcinin Armonikası
Bİnlerce, binlerce çocuk
koşarak dokumuş benim kumaşımı hançeremde bu şehrin o geçimsiz mushafı vardım dayandım parmaklığına o büyük hesapların. Hazırım ey kalaycı çırakları ve güğümcüler ey rakı sürülmüş yaralarım. Ey rakı sürülmüş yaralarım gövdeleşin kırçıl acılarım benim gök de bir takınsın boynuna benim kağşayan umutlarım gövdeleşin kırçıl acılarım benim gök de bir mendil takınsın boynuna benim kağşayan umutlarım gövdeleşin çünkü ben oraya gidiyorum: boğulmaya. Nasıl birer suç çağrışımıyız dünyada adamlar, kadınlar şehre indirdikleri bakraçları ne kadar uydurma ne kolay öpüşüyorlar yıllar süren intiharla. Oysa insan zemheriyi ve kadının doğurma vaktini bilir her gün kalkıp öpüşülebilir sabahın üniformasıyla yeni şeyler, yeni şeyler yaratmak için tabi. İşte potin bağlıyor çocuk bütün uykularında sürülmüş kurşunlar tütün gibi bakıyor insanlara ve ben sahici kılmak için öpüşlerimi oraya gidiyorum: boğulmaya Ben ki gövdemi bütünüyle ne yapmalıyım tahta bir bavul gibi duruyorum insanın kıyısında makina çok acemi buluyor beni sanırım seyrek bir ölü vurdular alnıma, ekşi 1300 tarihli şehbenderlere dair talimata ve anamın kanserine alıştım ve de bir simsar gibi asfalta ve otobüslere bir vitrin gibi bir bıçak, bir setre. Tutuşan bir bıçak. İçerimde tozuyan bağırtılar vardır. Ondan işte gidiyorum oraya: boğulmaya. Oraya gidiyorum boğulmaya BOĞULMAYA bir partizanın armonikasında. Artık mazgallardan fırlamak büyük kamalar saplamak böğrüne coşarlığın büyük bir çatırdının ayaklarını ovmak armonikamla. Ey çatlayan tohumun hengamesi! İnsan, gülümsemeyi ve ürün kaldırmasını bilir çünkü derbeder bir okul çantasından serin ve sevişli bir ırmağa girilir ve benim o boğulduğum armonika halklarla seğirtir ; coşar o, korkunç bir yekinmedir buralarda Hanoy’da bir uçaksavar. 1965 |