Alâkasız Bir Eylül ŞiiriŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Baharla birlikte mevsimleri, ayları düşünürken... Eylüle gelince, yazdırdı...
1.
Ne zaman sen gelsen aklıma Gözlerin gelip oturur, herkesten önce Ne zaman seni düşünsem Bir acı düşer yüreğime: İncecik bir sızı; İncecik, en onulmazı, en amansızı... Derin derin bakar gözlerin Sadece bakar öylece, oturur... Silahların en güzelinden çıkınca kurşun Ölüm daha güzel mi olur? Güzel bir silahın kurşunu Ve ille de bakışın Defalarca beni vurur. Suskunluğun... Suskunluğun var ya, bilsen Tüm dillerden fazla Yakar, kavurur. Daha fazla bakma, n’olur; Dünya hepten çöl olur. 2. Bir eylül işte, tüm eylüller gibi: Yaprakları yerden yere savurur. Bir el bütün saatleri kurur "Tik! Tak! Tik! Tak! Tik! Tak!" Ve İsrâfil’in sûru emri duyurur Kâinat kıyama durur Sonrası... Sonrası, kızıl- kıyâmet olur İnsan, toprağı kana doyurur. 3. Ben hâlâ hamaktaykendi belki tüm olanlar Ben hamakta sallanırdım Birileri ipin ucunda, sessizce... Anaların yüreği vardı bir de Acıyı sınırsızca duyan, Acılarının ucu- bucağı olmayan. Oysa, ne çok severdim eylülleri... Sen öyle mahzun bakmasan Ve birileri anaların yüreğini yakmasa... 10 Nisan 2012 |