EMANET ...!Hiç bir şeyin değerini bilemedik, Yanağımızda, Emanet duran mutluluğu da dağıttık. Öfkeyi, marifet saydık da, Esaretten kaftanlar giyindik. Parçaladık, kendi dlimizle Bölüp attık, ellerimizle... Şimdi ; Yüreğimiz yangın yeri, İçinde, kül yığını anılarımızın kalıntısı. Gözyaşımızda hükümlü kaldı, Gidişimizin ardından, bir biz bakakaldık. Islak mendilimiz, yol ayrımında, ’Hoş çakal ’ diyemeden Kırıp, dökülen ellerimiz sızladı, Ayrılığın acısı, Adımlarımızda başladı. Biz yenildik, biz yıkıldık, biz ayrıldık, Yüreğimiz yangın yeri, İçinde,kül yığını anılarımızın kalıntısı. Emanet duran mutluluğu da dağıttık, Tıp kı eşyalarımız gibi. Her sabah gözgöze geldiğimiz bakışlarımızı, Son sigara izmaritinin , dumanıyla savurduk.. Bütün güzel günleri, tıka basa doldurduğum, Küçük bir valizdi, gözümü kapı eşiğine sürükleyen Adımlarım geri geri giderken, Donup kaldım, öylece. Gitmek kolay değildi, kalmanın çaresi yoktu, Ellerim kilitlendi, bağrımda.. Günlük okuduğumuz gazeteleri, Buğusunda ellerimizi ısıttığımız, çay fincanında Yanarken bir sevda masalı, Biteceğine akıl sır ermeyen, o bakışları Eşyalarımız gibi dağıttık. ’Son ’ du, dediğimiz o yazıyı, Yırtıp attık çöp kutularına, Paramparçaydı, yüreğimde savruldu. Emanet duruyordu, yanağımdaki mutluluk Ne gönül serveti işe yaradı, Ne de dünya malı kâr ediyordu. Yıkılan bir umuda, çaresiz kaldım ’ Dur ’ diyemedim.. Yanağımızda, Emanet duran, mutluluğu da dağıttık, Son kuruşla beraber Her sabah kapıda bekleyen Dilencinin ellerine bıraktım. Bize çok geldi, kıymetini bilemedik, Onun ihtiyacı vardı, Bizden çok ona yakışacaktı. Gidişimizin ardından, bir biz baka kaldık, Gözyaşlarımızı aldık yanağımıza, Adımlarımızı süpüren, bir ’ hoşçakal ’ dı, Onu da çok gördük, birbirimize. Bölük pörçük bıraktık, söyleyemediklerimizi. Sol yanımızdan kesip attık, Yeşermesine, izin vermediğimiz hayallerimizi... DİCLE AYYILDIZ |