Işıkları Yak ÇocukDilim her nefese lâl suskusu Yüreğim çivit mavisi yangın yeri Suyu dökülürken gökyüzünün Bedenim kıraç toprak kokusu Hayata yaşam Kuytulara sokulmuş sabır çizgisi Saatin akrebi zaman içerisine kusarken zehrini Benim derdim yaşamla değil çocuk Benim derdim senle Benim derdim çocukluğumla Ne zaman eğsem başımı öne Tozlu yolların çamurunda oynanan çelik çomak oyunları gelir aklıma Ve Susarım çocuksu bağrışmalara Dinlerim bir zaman rüzgârın sesini Anlarım o an ayağımdaki ayakkabının niçin delindiğini Öfkelenirim bazen kendime Garezim neydi ki yürüyen ayaklarıma Her yağmurda su almak zorundamıydı ki içine Bak çocuk iyi dinle Beynine zikredilmiş fikirlerin ağılarında zehirlenme Benim gibi Delinmesin ayakkabıların su almasın içine Tozlu kaldırımların eşiğinde oturma Kalk ayağa kaldır ellerini Gözlerinin ışığında şehirler inşa et Işıklar yak sokaklarına Yıldızlar düşür ayaklarının altına Birilerinin fikirleri senin olmasın Zikirlerinde düşme ağlara Parmaklıklar çekilmesin önüne Kanatmasın dikenli teller bedenini Işık yak çocuk ışık yak Sevdaları tut ellerinle güvercinler uçur gökyüzüne Doru taylara bin kısraklar sür yeryüzüne Meşale yak çocuk Samsun’dan Sivas’a Ağrı’dan Van’a Edirne’den Kars’a Çanakkale’ye abdestsiz basma çocuk ataların yatıyor orada Düşün çocuk kendin gibi düşün benim gibi düşünme Zamana zikredilen zehirlerin pan zehri ol Temizle bedenini yıkansın dünya Kendi ülkeni kur çocuk kendi dünyan içerisinde Kendi ülkeni Bir fidan dik yeşersin gökyüzüne |