Şimdi Kim Daha Karanlık Ali?Şiirin hikayesini görmek için tıklayın "Şahit olduk..
Yadırgayan bakışların, bükülen dudakların; karıştırılan çöpten, incinmiş ayaktan, aç karından, çöp karıştırmaktan, soğuktan vede daha nice zor görülen (kime göre) şarttan daha çok yıprattığına.. Bu farkındalığı sağladığı için, şahit kıldığı için, bu samimiyetin kapılarını açtığı için kadim dostumuz Kadir Bal’a teşekkürü borç biliriz... Geri dönüşümlerde çalışanlar kokmuyor, içki içmezler namaz kılarlar (sözümona kardeşlere ithafen herkes payına düşeni alsın :) Lakin bunlar gurbeti gerçekten yaşayan insanlar, edebiyat derslerinde kemalletin kamu’nun anlattığı şeyler değil bunlar. İçi sızlayan yüreği burkulmuş adamların gurbeti.. Ailelerini çeşitli sebeplerle bırakıp gelen, ölen ailesinin kederine İstanbul varoşlarında boğulan gençlerin gurbeti bu... Yağmurlu günlerde aç kalan, kazandığı üç beş lirayı ailesiyle görüşmek için kullanan gençlerin gurbeti... Bunlar oturup şiir yazmazlar abi! Hayatımı yazsam roman olur tarzı birşey bu... Okumak istersen gidip göreceksin... Bu şiiri okumamak entellektüelizm adına bir eksiklik değil lakin bunun ötesinde amaçlar varsa OKUMAK ŞART!!! Kutsanmak birinin hakkıysa Kadir abi bunu hak ediyor :) ellerle değil gülüşlerle :) " Ali Sarı Kaynak: /photo.php?fbid=2964830489573&set=a.2964830449572.2119614.1525953174&type=1&theater
Bir kapısı vardı bu samimiyetin bize dek uzanan koridorunun ucunda.
Biz o koridordan geçtik beraberce Ali’m... O siyah gülüşlerin beyaz dünyasında kapılar herkese açık... Yolu bilene... Panzerin oradan Tarlabaşı’na giriyorsun. Sağ koldaki kilisenin arka sokağından sol yapıyorsun. Sokağın bitiminden tekrar sol... Çöp arabalarının hizasındaki apartmanın 1.katı... Küçük bir koridoru geçtikten sonra 1.kapı... İçeride o küçücük odada on iki Afrikalı... Ve sadece kahkahaları... Onlar elemlerini rüyalarında bırakıp, hayata gülüşlerini taşıyan, Afrika’nın utangaç çocukları... (Haftaya beyaz çocukları maçta yenecekleri de kesin. Yine de maç 90 dk ve top yuvarlaktır diyelim:) ) Yağmurlu günler onlar için zorlu günler biliyorsun artık Ali.. Yağmur demek, o gün yemeğin olmaması demek... Öyleyse yağmurlar yağdığında Tarlabaşı’na... Belki yağmurla aramızda bir hukuk oluşturabiliriz. Güneşli günler Afrika’lıların olsun Yağmurlu günler ise bizim olsun... Sonra Ali... Kendimizle, kendimizi kendimiz gibilerle birbirimizi kirlettiğimiz, koruyamadığımız, sahiplenemediğimiz, özgürleştiremediğimiz ve sevemediğimiz yurdunu sevenler olarak... Belki de sevmeye-paylaşmaya-direnmeye-yalan söylememeye ve gülmeye yeniden sarılmak için ellerimizi uzatabiliriz onların zengin dünyalarına... Biliyorsun Biz Fakiriz Ali! Dişlerimiz sarı Ellerimiz ise nikotin kokuyor... Gözlerimiz öfkeli Dudaklarımızda hep ironik sataşmalar, bir yerlere... Birilerine kızgınlıklar... Sınavlar Okul Kalabalık bir yalnızlık Ve yoz... ilişkiler sarmalında... Onların yüzü kara Bizim içimiz kara Soru:yorum Şimdi kim daha karanlık Ali? Öyleyse Güzel yanlarımızı çoğaltarak Ama önce kendimizle kendimizden arınarak... Allah’a... Ekmeğe ve Emeğe ve Ümide çevirerek yüzümüzü... Sağol Ali Sarı İsmin gibi Ali kalasın... *** 11 Nisan 2012 03:03 Fatih-Kıztaşı-İstanbul Kayıpkentli... |
Güzel yanlarımızı çoğaltarak
Ama önce kendimizle kendimizden arınarak..
ışıkları açık bırak baba
içimdeki karanlık ürkütüyor beni
gitme yanımdan uyuyana kadar
yalnız kalmaktan değil kendi kendimle kalmaktan korkuyorum