Koruk Ateşi
Saklı sırlar kentinin karşı kıyılarında
Gördüğün o al duman bana benzer mira... Öyle bir koruk ateşiyle İknaya zorluyorum yüreğimi ki Arınamamış divane serkeşliğinde Aralamış gibiyim mahşerin kapısını... Keşifsiz sözcükler üretiyor, Dilimden duyulmamış tiratlar sallıyorum... Her şairin kaleminden Sıcak bir imge getir bana mira, Baldıran diye içeyim gitsin Nasılsa Şöyle Kallavi bir uçurum arıyorum... Her gün dünden daha taze gibi mira... Ne sabah güneşe yetişme telaşında, Ne de Akşamın turuncu perdeleri var batıda İstanbul ağır bir ceset gibi Defnini bekliyor kirpiklerimde... Kulağıma bağlanan her ezan sonrasında Yüzümün gölgesi göğsümde Ellerim prematüre, Sonsuzluğun sesi bu mu mira? Beni sevecek gücün yok senin... İsterdim ki bir asır ötesinin masalı olsaydık. Ben kirli yağmur kaçkını ’h u m a’ kuşu, Sen güneşin gözüne yerleşmiş görünmez nur. Zaman o zaman değil işte, Teleğim üç şehrin yastığında ıslak duruyor mira Yüzleşmekten korktuğun hislerini Bana da sürme ne olur, Çok pişman olacağız ikimizde, Dur... Faruk Civelek |
Baldıran diye içeyim gitsin
Nasılsa
Şöyle
Kallavi bir uçurum arıyorum...
Beni sevecek gücün yok senin...
İsterdim ki bir asır ötesinin masalı olsaydık.
Ben kirli yağmur kaçkını ’h u m a’ kuşu,
Sen güneşin gözüne yerleşmiş görünmez nur.
Zaman o zaman değil işte,
Teleğim üç şehrin yastığında ıslak duruyor mira
Yüzleşmekten korktuğun hislerini
Bana da sürme ne olur,
Çok pişman olacağız ikimizde,
Dur...
Yüzleşmekten korktuğun hislerini
Bana da sürme ne olur,
Çok pişman olacağız ikimizde,
Dur...
şiir di be şair
hemde
hüznün dibini bulduran bir şiir:(((