Tek Başına Bir Yolculuktur Hayat
Siz...
Başını gecenin göğsüne yaslayanlar, Orta yaş yolcuları... Dün gençtiniz yanardağdı gözleriniz Lav püskürürdü bakışlarınızdan Şimşekler çakardı kaşlarınızın arasından Bugün gönlünüzde kırık sevinçler İçinizde derin kaygılar Dudağınızda sizden öteye düşmeyen yaralı sözler Boynunuz bükük, kalbiniz kırık Mum alevi gibi titriyor umutlarınız, Yol yarılandı diye mi bütün bu telaşınız? Siz... Ömrünün sonbaharına erenler, Huzuru düğüm düğüm ihtiyarlar... Şafakta bulut gün kapkara Uzağı görmüyor gözleriniz Elleriniz titrek, gönülleriniz ürkek Sırtınızda kumburu çıkmış hoyrat yıllar Canınızı acıtıyor sandıkta unutulmuş o eski hatıralar Hiç dinmiyor içinizde fırtınalar Sıvası dökülen duvarlar gibi Yüzünüzde pul pul olmuş lekeler Hüzün damlıyor göz çukurlarınızdan Titrek sokak lambaları sanki içinizde yanıp sönen hayaller Aklınız bedeninize yabancı düşmüşsünüz yalnızlıkla yan yana Nereye bassanız zemin kaygan, tutmuyor ayağınız Gölgesiz çıkamıyorsunuz yola Çelme takıyor sanki yarınını unutanlar size!.. O kadar gerçek ki sizde gerçekler Hayatın dizginleri düşmüş elinizden Kayıp gitmiş yıllar ömrünüzden Gürültüyle çarpılıyor kapılar ardınızdan Tanıdık yüzler geçiyor sağınızdan, solunuzdan Başları eğik, yürekleri taş, duyguları zımparalı Dönüp bakmıyor kimse yüzünüze Siz yalnız, kalabalık içinde kimsesiz Üzülüyor, dalıp gidiyorsunuz iç çekerek… Endişeniz büyük; nasıl ve ne zaman batacak güneş, Bir gece daha gülecek mi ay, meraklanıyorsunuz… Ya karanlık çökerse nasıl gelecek yarınlar Ya sönerse gazı eksilmiş lambalar Nasıl açılacak yeni bir sabaha küçülen o gözler… Açılmayacak, siz de çok iyi biliyorsunuz Kaygınız, korkunuz bundan Yeni bir can için ömrünüzü noktalıyorsunuz Dünya hep böyle dönüyor ama siz şimdi anlıyorsunuz Hayat çok tatlı ama çok kısaymış diye hayıflanıyorsunuz… Gerçeğin tersi-düzü yok ki Hangi yüzden bakarsan bak Gerçek hep aynı gerçek Her ölüm yeni bir doğumun başlangıcı değil midir?.. Rukiye Çelik 07 Nisan 2012/ANKARA |