Kırlangıcın ölümü...Bir kırlangıç gördüm; vurulmuş Minnacık bedeninden büyük kurşunla… Vurulmaktan değil ölümü; Kurşunu taşıyamamaktan… Terk edilmiş bir şehrin kaldırım taşı gibi… Sızım sızım sızlıyor eminim Kırlangıcın kanıyla ıslanan soğuk kaldırım taşı… Hayallerin acısı dökülmüştü yollara Toz toprak dans ediyordu; yalnızlığın kenarlarında Yetim kalmış ağaçlar kuşları bekliyordu Üzgün bekleyen hayal durağının müdavimleri Üç-beş damla gözyaşı; dertleşiyordu Kırlangıcın açık kalmış gözlerinden bi-haber… Nerede? Nerede kaldı hayalleri gerçeğe taşıyacak tramvay Kimseler görünmüyordu artık Gözyaşlarına sahip çıkacak; yalnızlık kokan yollarda Hüzün kokusuna raks ediyordu siyah bulutlar Boyası dökülmüş köhne evler bile hasret kaldı Çocukların neşeli bağrışmalarına… Kırlangıç vuruldu; kendisinden büyük kurşunla; Gözü açık yatıyor; terk edilmiş şehrin Küf kokan kaldırım taşlarında… Yapraklar intihar etmiş tutundukları dallardan Üşümesin diye üzerini örtmek için; kırlangıca düşüyorlardı Lâkin; Şu kahpe dünyanın kurşunuyla vurulmuştu kırlangıç Ölmüş ve üşümüyordu… İntihar eden yapraklar kendi acılarını unutmuşlardı Kırlangıcın öldüğünü bilmiyorlardı… Metin Kaya İLHAN Faroz TRABZON |
Saygılar........