Git Çocukluğum Kalsın
Bırak, dokunma ağlayasım var;
Kalsın dizlerimdeki yara, Ellerimdeki çamur... Ne çıkar darmadağın olsa saçlarım? Ne farkı var, Benimki yapağımış, seninki samur... Haydi, Kollarımızı açıp dönelim: Gözlerimiz yarı kapalı, Mest olmuş biçimde, O toz- toprak içinde... Ve dilimizde meşhur tekerlememiz, Şekerleme niyetine: "Yağ, yağ yağmur Teknede hamur..." Masum ya çocuklar, günahsız diller Dualar kabul olur. Vermez mi, İstenilen, Alasından bir yağmur... Bereket üstüne bereket, Nur üstüne nur... Evlerde bir sürûr, bir sürûr... Sen git, Ben kara önlüklü çocuk kalayım; Saçlarım kara kalsın, gözlerim kara. Al, bir kemik tarak, başımı tara. Sırama düşsün örgülerim Uçlarında iki beyaz kurdela. Gel, çocukluğum, buyur; Yanıbaşımda dur, dizlerimin dibinde otur. |
Çocukluğumuzla beraber; barış, huzur, saygı ve sevginin hakim olduğu günlerdeki o güzel anılarımızı da çağırmıyor muyuz, "dizlerimin dibinde otur" diye. Amma ne mümkündür ki, sadece büyük bir özlem duyup hasretini çektiğimiz o güzel günlerimize yine kavuşabilecek miyiz diye düşünürken, pek karamsar olmamakla birlikte ümitvar da değilim.
Şiir her zamanki gibi yine çok güzeldi. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Selam ve dualarımla birlikte Allah'a emanet olun.