Adı Zekiydi…Adı Zekiydi… Kendisi değildi zeki! Birazcık deliydi! Ama boş değildi… Yani deli doluydu içi! İçtendi… İçi dışı birdi… Yanında bir siyah belirti! Bazen peşinden gelirdi, Bazen önünden giderdi… Kendisine ayak uyduramayan gölgesiydi… Bunu yapanı da bilirdi, Kendisine ait gölgesi olmayan güneşti! Ama hep birlikte yürürlerdi… Zaten hiç ayrılmadılar ki! Ayrılsalar da beraberlerdi… Yürekliydi… Yüreğinin götürdüğü yere giderdi… Ama dönerdi… Yüreği tekrar geri getirirdi… Mertti… Adı mert değildi… Namertti… Namertliği söylediği her yalana idi… Yani mertti… Doğruyu söylerdi… Cetvelle ölçerdi… Kelimelerini tartardı, biçerdi, keserdi, Ama biçerdöver değildi. Ara sıra da döverdi, Ama doğruyu söylettirirdi… Sözünün eriydi… Tutamayacağı sözü vermezdi… Tutardı, sonra sözü verirdi… Cahildi… Ama okuma yazmayı bilirdi… Cahilliği okuma yazma bilmesinden değildi… Bilmediklerinin gerekliliğindendi… Evliydi… Hiç görmedi eşini… Tek görebildiği eviydi… Belki de o da kendisinin değildi… Ama olsun mutluluk onun içindeydi O da onun içindeydi… Hayatı bir hikâyeydi… Hikâyeyi kimin uydurduğunu bilmezdi! Okudukça geçmişe gidilirdi… Geçmişi o kadar aydınlık değildi… Mum ışığında çok şeyini kaybetti! Hayata dair bir cümlesini sık sık söylerdi “Hayat Bir Gün Bitecekti?” Adı Zekiydi… O artık gitti ve görünmezdi! MS 05.05.2009 İstanbul |
saygı ve selamlarımla