Biz üç askerdik:
Biz üç askerdik:
Mustafa, Mehmed ve ben Yusuf, Üçümüzde Beşiktaşlıydık Allah biliyor ya üçümüzde kara sevdalıydık Kan kardeşi olmuştuk Koğuşta bizi herkes tanırdı Kader yolumuzu Güneydoğu da birleştirmişti Başı dumanlı karlı dağlar bizden sorulurdu nöbetteyken Sılada yolumuzu gözleyen sevdiklerimizi Hayal eder onları düşleyerek sarhoş olurduk Mehmedin bir nişanlısı vardı Sağ salim dönerse hemen evlenecekti Gözünü kör, yüreğini kor etmişti bu hasretlik Sanki şafağı duvarlara değil de yüreğine kazıyordu. Askere gitmeyen anlamazdı halimizden Bu koğuşta herkes biraz şairdi Kalem tutmasını bilmeyenler bile şiir yazıyordu Buradaki hasret çoğu askeri adam etmeye yeterdi Hele yolunu bekleyen, kara gözlü, ceylan yüzlü Bir de sevgilin varsa efkâr duman duman tüterdi Bir savaştı yaşadığımız Dağlar korkardı yalnızlığımızdan Mermilerden çok hasret vururdu bizi Gabar dağlarının karla karışık tepeleri anlardı halimizden Uyku gafleti boğazımızın koyun gibi kesilmesi demekti Nikotin uykusuzluğumuza çare değildi ki Ama onu içmek bile tehlikeliydi Her zaman kolanın içine saklar içerdik Bir keresinde teskeresine bir gün kalan arkadaşımız Yakmıştı sigarasını kurallara aldırmadan Nerden bilecekti ki 5 km öteden Karanlığa mevzilenmiş Mavzer alan Dişi bir hainin Kanas marka silahından Çıkan kurşunun askerimin, Ağzından girip beyninden çıkacağını Memleketine güle oynayarak değil de Ay-yıldızlı bayrağa sarılıp tabutla döneceğini Neşeli türkülerin yerini yanık ağıtlara bırakacağını O gün yemin ettik, bir daha sigara içmedik Ne zaman aklımıza bir nefes çekmek gelse Aklımıza o gün gelirdi Toprağın al kanlara boyandığı gün gelirdi Her şehit olan arkadaşımızın ardından Kamçılardı bizi intikam Biraz daha sıkardık avucumuzda G-3 lerimizi Üstümüze çevrilen kaleşnikoflara inat! Kurşunlar yuva yapardı mağaralarda Orak çekiçle beyni yıkanmış beyinsizlerin mekanlarında Ve sünnetsiz Ermeni teröristlerin ölüm uykusu Hainler öldürülünce bile haindi Şehitlerin cesetleri nurlaşıp yüzleri bembeyazken Gözlerinde bile vuslat sevinci varken Öldürülen hainlerin yüzleri kapkara kesilirdi Yaradan bile biliyordu kimin hak yolunda olduğunu Şehitlik hak ve vatan yolunda ölenlerin makamıydı? Zaten şehitlik onun ödülü değil miydi? Ve onların hakikatte diri olduklarını müjdelemiyor muydu? O’nun yardımı da olmasa, dostluğu da olmasa Bu vatan bize yurt olur muydu? Ve kayalara kazılan ’p.. jandarma sözleri Ama asıl piçlik; Kendi namuslarının bekçisi olan Mehmetçiğe Kursun sıkmak, onu arkadan vurmak değil miydi? Bayrak ta bunun, namusun şerefin sembolü değil miydi? İhanet affedilmez törede böyle yazılıdır Bunu düşünmek bile ihanettir çünkü! BARIŞTAN YANAYIZ SAVAŞA HAZIRIZ Diyenlerden hiç olmadık Hürriyet gibi kokan kekiklerin dağlarında Akşamın ayazında yine pusu kurdular Onlar zaten yüz yüze çatışmaktan korkarlardı Her zamanki gibi yaptıkları yine kalleşlikti Gecenin karanlığında kurtlardan çok Silahların sesi duyuluyordu Ortalık ışık topuna dönmüştü Böyle bir anda Ne sevdiğin aklına gelirdi, ne baban ne de annen Bir tek silahların sesi vardı, Bir de ay ışığında kayalara düşen gölgen Fakat biz baskın çıkmıştık yine Bir iki saat sonra karanlığın gölgesine sığınıp Kaçmak zorunda kaldı eli kanlı bebek katilleri! Tabii Mustafa’yı da şehit vermiştik bu arada Daha dün mektup yollamıştı sevdiğine Şehit olursam! ’Beni Unutma’ diye İçine doğmuştu sanki şehit olmak Mataramda artık su yerine gözyaşı vardı İçerken fark etmiştim ağladığımı Onu omzumda taşıyacağıma keşke ben şehit olsaydım Sırf sevdiğine kavuşsun diye Lakin Allah sevdiği kulunu yanına alırmış Demek ki onun alnına da şehitliği yazmıştı O, yazdıktan sonra bize sadece yaşamak düşer ’İnna lillahi ve inne ileyhi raciun’ Bize böyle öğretmişlerdi ’Vatan sağ olsun’ demekten başka Elden ne gelirdi ki! Biz Mehmetçiktik Acımızı yüreğimizde saklar hiç belli etmezdik Artık iki kişi kalmıştık Komando Mehmed, ve ben Yusuf Yine yollara düşmüştük Yeni görevimiz Kuzey Irak dağlarıydı Çekiç güç artığı hainlerin kökünü kazımak için Bu sefer ki düşmanımız mayınlardı Bu sefer kahpelik toprakta gizliydi Mola vermiştik; Benim mataramda iki kola vardı, Mehmedin matarasında ise kola katılmamıştı Fazla olanı benden istedi:Gel yanıma da vereyim dedim Demez olaydım. İki adım attı, üçüncü adımında mayın patladı Bir ayağı tamamen koptu. Hemen helikopterle hastaneye taşıdık Kara haber tez ulaşır misali, Hastanede yatarken nişanlısı geldi Ve onu öyle görünce bir çığlık kopardı Dağları yırtan bir sesti sanki Mehmedi görüp teselli edeceğine bir darbede o vurdu O anda nişanlısı parmağındaki yüzüğü fırlattı Şimdi ayağı değil yüreği kopmuştu. Artık ayağı acımıyordu Yere düşen yüzük değil nişanlısının kalbinden, Koparılıp fırlatılan o tertemiz yaralı yüreğiydi Onu en son gördüğümde kendini içkiye vurmuştu Kadehlere hayatını gömmüştü. Ve ben Astsubay Yusuf Askerden sonra rüyalarımda bile rahat yok Ruhumu dağlarda bırakmışım Ne zaman döneceği meçhul Çatışma sesleri hala kulaklarımda Tek tesellim gönderdim de Ay yıldızlı Bayrağımın dahili ve harici Bütün hainlere inat dalgalanması Sen yeter ki çatma hilal kaşlarını Biz senin için Bir ölür,Bin diriliriz!............... Biz üç askerdik yavrum; Yaşamayı bilmezken ölümü tanıdık Biz üç askerdik gülüm; Dağ gibi erleri omzumuzda taşıdık Biz üç askerdik anam; Yıldız yağmurlarıyla şehitliği tattık! HÜSEYİN ÖZBAY 21.06.2005 01:05: |
tebrik ederim
kalemin daim olsun....