Firâkgöklerin amansız aktığı bulanık suyunda yundun beni anladım ki alnımın tam ortasından öpecekti firâk kendiliğinden nasılda çözüldü onca düğüm ve tekrar dönmeye ant içerek söküldüm senden böylesine onursuz gittim sandın arkamda münzevi tebessümleri doldurduğun fener alayında düğün dernek bense sevginin kutsiyetinde mağrurdum hiç utanmadım öyle ki cümbüşünden şakrak ezgileri su diye döktün peşimden masumane bir bedduayla irkildim sonrasında ortalarda atmaktan utandığın mendil misali kimseler görmeden gizlice kaybettin beni nerden bilecektim saçlarında titreyen bir cinnet kokusu olduğumu bu kadar çok mu görmek istiyordun kuzeyine kovduğun yolculuğumu sırlarımı soğutarak örselensin şaşkınlığım kıyısında gezindiğim uçurumun sessizliğinde içimde sellenen isyanlarla kızıl nehirler yürüyor dudaklarımdan beni yüzyıllar ötesine savuran anaforla ’git’ deyişinle sonsuza dek akranım aşka inkârı iyimser bir masala bağlayarak göğsümün çıkrığına iliştiriyorum tüm kırgınlığımı kızgınlığımla örtmeye söz olsun ah bir bilsen canımı dişime takarak nasıl sabrediyorum Faruk Civelek |
tüm kırgınlığımı kızgınlığımla örtmeye söz olsun
ah bir bilsen
canımı dişime takarak
nasıl sabrediyorum
,,
tebriklerr...sesinize yüreğinize sağlıkkk..
saygılar