Velhasılıkelam...
Toz değil
Sinek bulutlarıydı Şehrin kırsal ihtişamı üstünde Vızıltılarıyla gövde gösterisinde bulunan Duydum Ben gördüm Siz de görün Çıplak ruhları ile Muazzam sürüler halinde Bir kadından diğerine koşan Yetmişinde yirmilik düşlere dalan Kendi ağrıları için komşularını yuhalamayı Meziyet sananları Ben gördüm Siz de görün Garip hareketler ve Çarpık çizgilerle oluşturdukları o labirentin İçindeki körpe kızlığı Kadın olmak için henüz çok ufaktı Onlar Ve onların dikkatsiz uzuvları Tatminsiz duruşları Onlar Ve onların evde bekleyen karıları Ve gerçekte ancak hayallerinde sahip olabilecekleri Kadınları Pembe meme uçları iki yana bakan Tazelerin İşte böyle kırçıllı talipleri vardı Dar şeritli sokak ağızlarında Yol olmuşlardı Köseleli ayaklara Ama bu yol su yolu değil Gözlerini gördüm onların Ve onların gözlerinde Kendi göz yaşlarımı yaktım Bin tövbeyle Her çocuğa Annesinden kalan miras aynıydı bir zamanlar Boncuklar Rengarenk kumaşlar Düğmeler Ve bez bebekler Korunaklı yanlarıydı bunlar Onlar için yaşamın Tüm bunların yerleri Henüz onlar büyümeden Topuklu ayakkabı Jartiyer İpek gecelik ve pahalı kokulara Bırakıldı Aynı şehrin kapalı kapıları ardında Siyanür gizleri ve sinsi gülüşleriyle Yaşlı ve tamahkâr palyaçoları her zaman vardı Ve o palyaçolar Kırmızı burunları Büyük pabuçlarıyla bizi hep kandırdı Velhasılıkelam Biz yoluyla geldiğimiz bu kapı Ötekilerin yaşattıklarıyla Anne rahmi saflığını Yine bize Yalanlattı O saflığı Yine bize arattı fhrn- jir- mç |