yükümlünün günlüğü/kendini yazan adam kıskançtı bu kış bayaza boyamıştı bütün hayalleri silinmişti soğuktan dudakları çatlamıştı ocağın biri çatlamıştı yalnız kendini yazıyordu bu akşam bir bir sevdiklerinden koparmıştı anladı artık merzifon’daydı adam gözleri ankara’da kalmıştı ve çağırdı dudakları geldi az sonra yüzü aklına biraz biraz oturup bir cıgara yaktı büsbütün gözlerini yaktı saçlarında üç tel beyaz geride yirmi beş sene yaktı o gece lambasında karın süzülen hali beyazından mıdır bu kadar düşünceli kimseler anlamadı nasıl niçin en güzel notasında bir müziğin koptu gitarının teli yıldızları söndü sönecek gecenin ya uykusuz gözlerinde hayali çok azını sevmişti/ sevmeyi fakat hep içinde yaşatmaktan tozlu bir rafa kimsenin bilmediği kaldırıp ne varsa unutamadan kaçtı hep kaçtı duygularından esip dağıttı bulutlarını kayıtlı |