BİR SİLİNDİR GEÇTİ ÜZERİMİZDEN 24
ulan siz öğretmen misiniz
yoksa devlet düşmanı Komünist misiniz? sizi Diyarbakır merkeze göndermem gerekiyor ama aracımız başka yerde görevde bu gecelik misafir olun nezarethanemizde yarın Diyarbakır’a gideceksiniz hapı yuttunuz oğlum siz, hapı yuttunuz hele bir Diyarbakır’a düşün de görün gününüzü amirim, dedi Seyit öğretmen soruyoruz ama cevap alamıyoruz siz söyleyin bari biz neden buradayız? suçumuz nedir bizim? niçin burada olduğunuzu da suçunuzun ne olduğunu da çok iyi biliyorsunuz ama aklınızca saf rolü oynuyorsunuz dışarıdaki polislere seslendi Harun! İhsan! diye gürledi alın bu ikisini atın içeriye bu gece burada kalacak yarın da siktir olup Diyarbakır’a gidecekler iki polis memuru ikisinin kollarına girdi bodrum katta bulunan nezarethane’ye götürmek için basamaklardan indirdi inerlerken polislerden biri kimmiş devrem bunlar, dedi komünist öğretmenlermiş dedi diğeri haydi ya komünist mi şimdi bunlar, diyerek ikisinin sırtına esaslı bir cop indirdi ikisi de bunu beklemiyordu Hasan öğretmen şaşkındı, dayanamadı ne yapıyorsunuz memur bey bizler öğretmeniz ne işimiz olur komünistlikle? dedi polislerden çok zayıf olanı siktir ulan orospu çocuğu deyip bu kez copu Hasan öğretmenin omzuna indirdi diğeri de copunu çıkarıp Seyit öğretmene yüklendi yoruluncaya kadar vurdular sonra da nezarete atıp kapıyı kapattılar cop darbelerinden perişan olan Hasan öğretmen güçlükle karıma haber verebilir miyiz, dedi zayıf olan polis sırıtarak olur beyefendi başka arzunuz var mı avukatınıza da haber verelim mi, diyerek çekip gittiler nezarethane daracık bir yerdi lambası yoktu koridorun ışığıyla aydınlanıyordu içeride duvara monte edilmiş oturulabilecek bir bank vardı çöküverdiler banka ikisi de fena halde hırpalanmıştı derin derin nefes alıp verdi Hasan öğretmen neler oluyor Seyit’im, dedi neden getirdiler bizi buraya Hasan hocam, dedi Seyit hatırlasana geçen akşamı o günkü ev baskınını ve orada gördüğüm senin öğrencinin babası olacak o adamı sonra üst teğmenin söyledikleri iyi şeyler duymuyorum hakkınızda demişti ya demek epey zamandır bizi gözetliyorlar fakat yine de anlamıyorum ne buldular da hangi gerekçeyle alıkoydular bizi burada inan ki Hasan hocam kendimi düşünmüyorum şu anda benim bütün arkadaşlarım içeri alındı ne fark eder ki ben kalmasam dışarıda ben sana senin boş yere tutulmana üzülüyorum bir süre sessiz kaldılar yan yana oturuyorlardı Seyit öğretmen bir ara daldı birden Hasan öğretmenin kafasının kendi üzerine düştüğünü fark etti uyumuş olabileceğini zannetti dur hocam, dedi şöyle biraz yer açayım da uzanırsın buraya yerinden hareket edince Hasan öğretmen yığılıp kaldı bankın üzerine seyit heyecanlanıp korktu uyandırmaya çalıştı sarstı, yüzünü tokatladı ses çıkmayınca eğilip kalbini dinledi sadece bayılmıştı belliydi tansiyonu da olabilirdi uyandırmaya çalıştı başaramadı yanında ne kolonya ne de bir damla su vardı zaman geçtikçe iyice heyecanlandı artık dayanamadı avazı çıktığı kadar parmaklıklardan yukarıya doğru bağırdı iki polis sesi duyup aşağıya indi seyit memur bey Hasan öğretmen bayıldı, dedi beş altı dakika geçti uyandıramadım tansiyonu veya kalbi olabilir lütfen yardım edin hiç olmasa bir doktor çağırın polisler gayet rahat hareket edip Seyit’in heyecanını izlediler bayılmış ulan işte birazdan ayılır, dedi birisi evet ama, kaç dakika geçti, dedi Seyit hala uyanamadı dur dur, ben onu şimdi uyandırırım, dedi diğeri koridordaki su dolu dizili yangın kovalarından birini aldı nezarethanenin kapısına geldi Seyit’e çekil oradan, dedi ve su dolu kovayı uzaktan bankın üzerine uzanmış ve baygın halde duran Hasan öğretmenin üzerine boca etti Hasan öğretmen kendine geldi polisler sırıtarak çekip gitti Hasan öğretmen sırılsıklam olmuştu ıslanmamış bir tarafı kalmamıştı bayıldım galiba, diye sordu Seyit’e evet hocam, önemli değil de tansiyon kalp durumun nasıl onu merak ettim ben de yok, yok merak etme, dedi Hasan öğretmen iyiyim, iyiyim ben fakat şu ıslanmam iyi olmadı burası zaten nemli ve serin sabaha kadar burada kalırsak işte o zaman kötü olur benim için en iyisi bunları çıkarayım sıkıp suyunu süzelim hiç yoktan daha iyidir pantolonu gömleği atleti neyi varsa çıkarıp süzdüler Seyit, kendisine ceketini verdi bir süre öyle beklediler biraz olsun suyu buharlaşıp çekilir diye çamaşır ve gömleğini bankın üzerine serdiler ve kendileri ayakta dikilip her şeyi unutup düştükleri bu duruma yine de tebessüm edip güldüler… eşinin Seyit öğretmenle birlikte askerler tarafından okuldan alıp götürüldüğünü duyan Ayşe hiç zaman geçirmeden posta haneye gitti ve memleketteki avukat abisine telefon etti haberi alan avukat abisi sen merak etme Ayşe ben bu gece biner yarın orada olurum, dedi Ayşe Silvan’da en olumsuz koşullarda tek başına kalmıştı posta haneden çıkıp doğruca karakola gitti kendisine hem bilgi verilmedi hem de bir sürü hakaretler edildi kabullenmese de bu gerçeği yarına kadar abisini beklemesi gerekirdi avukat abisi haberi duyunca hemen kentin barosuna gitti oradan Silvan’daki avukatların adres ve isimlerini öğrendi tanıdığı biri çıkmamıştı ama rast gele birilerini aradı kendisinin de yarın Silvan’da olacağını ama yarına kadar eniştesinin durumuyla ilgilenilmesini söyledi DEVAM EDECEK... |