BİR SİLİNDİR GEÇTİ ÜZERİMİZDEN 16
eli kolu bağlıydı
dışarı çıkamıyordu en kötüsü de hiçbir yerden hiç kimseden haber alamıyordu adeta bir kabus görüyordu. yalnız başına kimsesiz dilsiz sıkıntıdan çatlayacaktı kararını verdi dışarıya çıkıp becerebilirse eğer sağdan soldan biraz haber alacaktı en çok da İstanbul’u arkadaşlarını merak ediyordu Esma’nın da içinde bulunduğu kırsaldaki dağdaki devrimci arkadaşlarının durumu daha da vahim görünüyordu. kimliği cebindeydi kontrol etti yine de havalar serindi ceketinin üzerine parkasını giydi ve dışarı çıktı kahvelerin ve küçük dükkanların sıralandığı çarşıya doğru yürüdü dışarıya çıkma yasağı yoktu ama yine de sokaklarda sivillerden çok askerler dolaşıyordu televizyonu açık olan bir kahveye girdi kalabalık sessizdi herkes pür dikkat televizyon izliyordu televizyonda milli marşlar eşliğinde askerler geçiyordu müziğe ara verildi ekranda milli güvenlik konseyi başkanı Kenan Evren göründü konseyin diğer dört üyesi yanındaydı yüce Türk milleti diyerek konuşmaya başladı büyük Atatürk’ün bize emanet ettiği ülkesi ve milletiyle bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, son yıllarda izlediğiniz gibi dış ve iç düşmanların tahrikiyle varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılarla karşı karşıyadır. Devlet ve organları çalışamaz duruma gelmiş, siyasiler bu duruma seyirci kalmıştır. Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojilerle fikirler üretilerek ilk okullardan üniversitelere kadar çocuklarımız ve gençlerimiz zehirlenmiştir. Devlet, güçsüz ve aciz duruma düşürülmüştür. aziz Türk milleti işte bu ortam içinde Türk Silahlı Kuvvetleri iç hizmetler kanununun kendilerine verdiği yetkiyi kullanarak dünden itibaren ülkenin tüm yönetimine el koymuştur. halkımızı, anne babaları üzen, vatandaşı canından bezdiren anarşi olayları dünden itibaren son bulmuştur. bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, Türk Silahlı Kuvvetleri görevinin bilincindedir ve ülkemizin huzuru için görevdedir. Dünden itibaren hükümet feshedilmiş, parlamento dağıtılmış ve milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmıştır. Bütün yurtta sıkı yönetim ilan edilmiş yurt dışına çıkışlar yasaklanmıştır. Aziz milletimizin sakin olup beklemesini ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize güvenmesini temenni ediyor, 12 eylül harekatımızın hayırlı uğurlu olmasını cenabı Allahtan diliyorum. kahvede oturan herkes suskundu balcı’nın oğlu Seyit öğretmen duyduklarına inanamıyordu boğazı tıkandı yutkundu etrafına baktı şöyle insanları süzdü çoğu yoksul hem de işsizdi televizyonda haberlerin sonunda tanınmış gazeteciler ve farkı insanlarla söyleşi yapılıp 12 eylül hareketi ile ilgili düşünceleri soruldu hemen herkes mutluydu çok geç kaldılar deniliyordu memleket elden gidecekti komünistler gelecekti diyordu bir diğeri ve Türkiye’nin her yerinde insanlar korkudan susup pusmuştu İstanbul Ankara’da bile bu darbeye karşı hiçbir tepki olmamıştı tam kalkıp gidecekti ki yeni bir haber duyurusu geldi oturup son haberi dinledi Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit tutuklanıp Zincirbozan’a götürülmüştü Erbakan da yakalanmış ama Alparslan Türkeş kaçmıştı kahvedekilerden biri bunları idam edecekler dedi tıpkı Menderes gibi dedi bir diğeri assınlar bu şerefsizleri canımızdan bezdirdiler bizleri her gün korkumuzdan ölüyorduk çok şükür askerimiz geldi de kurtulduk diyerek sevinerek yüksek sesle konuşuyorlardı üç beş asker birden içeriye daldılar kimlik kontrolü yapacaklardı herkes ayağa kalkıp ellerini başının üzerine koysun ve hareket etmeden beklesin, dediler tek tek herkesin kimliğine baktılar yanında kimliği olmayanı alıp dışarıda bekleyen askeri araca koydular balcı’nın oğlu Seyit öğretmen göz ucuyla camdan dışarıya baktı askeri araç insanla doluydu kimse konuşmadan bekliyordu Seyit’in kimliğine bakan asker komutanım, diyerek üstüne seslendi yabancı bu, buralı değil komutan Seyit’in karşısına gelip ne arıyorsun burada dedi öğretmenim efendim efendim yok, diyerek parladı komutan öğretmensin ama bir askere nasıl hitap edeceğini bilmiyorsun komutanım diyeceksin nerde öğretmensin? yeni atandım komutanım, dedi seyit bir hafta önce buraya taşındım bakın, bu da atama yazım, diyerek cebindeki yazıyı çıkarıp verdi komutan, burada ne işin var otur evinde bekle, dedi korkuyla ve çekingen tamam komutanım, diyebildi aslında aklında postahaneye gidip babasına telefon etmek vardı ama askerlerin bu katı tutumundan sonra bundan da caydı birkaç gün sabredip dayanmalıydı askerlerle birlikte dışarıya çıktı evine doğru yürümeye başladı yapabileceği hiçbir şey yoktu ocağı yakıp üzerine çay suyu koydu radyosunu açtı hemen sonra yatağın üzerine oturdu hala şoktaydı uğruna canını bile verebileceği işçiler köylüler yoksullar korkudan sinmiş evlerinde ve bu güzelim memlekette askerler sokaktaydı sonra babasını düşündü iyi ki kitaplarımı getirmemiş dedi içinden yoksa bu sabahki aramada hapı yutmuştum ve de kesinlikle tutuklanmıştım acaba, babam ne yaptı kitaplarımı? saklar mı yoksa götürüp yakar mı? başına bir iş gelmese bari… çayla birlikte yiyecek bir şeyler atıştırırken bir yandan da radyo dinliyordu henüz her şeyi kavramış anlamış değildi darbenin boyutunu amacını henüz kestiremiyordu ve radyo her yarım saatte bir haberleri veriyor özellikle de darbecilerin başı kenan evren’i konuşturuyordu ve saatler geçtikçe radyoyu dinledikçe balcı’nın oğlu Seyit işin boyutunu ve tehlikesini biraz daha kavrayıp korkuyordu gecenin bir vakti artık iyice yorgun düşmüştü radyonun sesini kıstı açık bırakıp lambayı söndürdü ve yatağına uzandı ertesi sabah sokakta yine asker kontrolünden geçti ve okuluna gitti müdür dahil diğer dört öğretmen de gelmişti okulun etrafı ve önü askerlerle çevrilmişti müdür öğretmenlerle toplantı yaptı herkesi tanıştırdı ve ertesi sabah okulun açılacağını hatırlattı herkes memnundu askerlerin darbesinden bıkmıştı herkes her gün gelen ölüm haberlerinden üç günden bu yana koskoca ülkede bir kişi bile anarşi dolayısıyla ölmemişti insanlar huzuru ve korkusuz yaşamayı özlemişti şimdilik huzurun gerçekten geldiği görünüyordu sonrasında neler olacaktı bunu henüz kimse bilmiyordu öğretmenler müdürle toplantıdayken dışarıda bekleyen askerlerden biri içeriye girdi ve onların yanında ayakta bekledi komutanımın emridir, dedi müdür her öğretmene programını belirleyip görev verdi balcı’nın oğlu Seyit öğretmen mesleğinin ilk yılında birinci sınıfların derslerine girecekti DEVAM EDECEK... |