TUZCUĞUM
Kişiye kaderi üç kez gülermiş;
Birisinde bana sen de gül Necla! Ben de bir insanım, değilim ermiş; Çekemem bu deli hasreti Necla! Gönlümde sızınla dilimde adın… Müdavimi oldum bu zikriyatın. Bağrımı delen şu gözyaşlarımın Nihayeti olsun, dönüşün Necla! Gel de, de ki; sana köle olayım! Dağ beğen, yolunda taşı deleyim! Söz yetmez, nur ile mısra dökeyim! Yoruldum nafile koşmaktan Necla! Deseler ki sana kavuşmak vardır… Durmak bir an bile, artık ziyandır! Bir olup tüm fani çıksa karşıma, Haklamak hepsini farzımdır Necla! Olsam da uzakta siyah gözlerden, Değilim âzâde senden hiçbir dem. İflah m’olur gayri dokunduğun ten? Encamı aşikâr, söyletme Necla! Gör; dilim lal olmuş, gözlerim âmâ Senin gayrın olan cümle nisâya. Cüz’i nefsim şaşıp günah arar da, Bulamaz ki senden âlâyı Necla! İnsan bu, olur ya, bir an şaşar da. Varıp bir zalime avuç açar ya. Kırar gururunu aşk şerha şerha. Halimi arz ettim, kınama Necla! Cismin söverse de âşık özüme, Şevk ile bakar hep çeşmin yüzüme. Değil ki bana, sen kendine bile, Diyemezsin bunun aksini Necla! Eş, dost, ahbap birer birer çekildi. En berbat günlerim şimdiden yeğdi. Gel de gör eserin ne hale geldi. Elinden ikbalim tarumar Necla! Sözüm çok aslında sana diyecek. Gücüm yok kelama nefes edecek. Kırdığın gönlümü gurur ederek, Bir görümlük al da, öyle git Necla! Kem söylemem, körüm her kötülüğe. Ar etmem, söylerim sevdiğimi de. Şu lanetli kibrini de yendiğinde Koş da gel, daha çok bekletme Necla! Fidan boy, siyah saç toprak olmadan, Gönlünden gayrıya adres sormadan, Çık dışarıya sen, yürü durmadan, Ayakların bulur yolumu Necla! Bağışla, boş yere vaktini aldım. Dolar da gözlerin, dönersin sandım. Değildi incitmek seni maksadım. Kıyamam saçının teline Necla! Sözü uzatmaya artık ne lüzum. Sen gittin gideli, yok tadım tuzum. Boşa mı dedim ya sana: Tuzcuğum! Yerine birini koyamam Necla! Gayrı n’ola bana Kerem deseler. Vurgunum diye de lanet etseler. Kadrini bir bilen çıkarsa eğer, Al da gel, alnından öpeyim Necla! Muhsin Kerem YILMAZ 2009 |