VEFASIZA TÜRKÜHerkes sevdiğine kavuştu gitti Vefasız, vicdansız eş bana kaldı… Felek kurşun sıktı, savuştu gitti Gönül tez can verdi, leş bana kaldı… Bütün saf duygular koptu özümden, Eksiz olmaz keder, gamlı yüzümden. Bir ateş misâli akıp gözümden, Cayır cayır yanan yaş bana kaldı… Muhannet, ömrümden söktü, götürdü, Devirdi, sırtımı yere getirdi, Doymadı, sevdayı yedi, bitirdi Zehir zıkkım kokan aş bana kaldı… Sandım ki o canmış, cana katılmış Oysaki kalleşmiş, dünden satılmış Geriye o yardan düşmüş, çatılmış Hain gözün dostu; kaş bana kaldı… Bu çileyi revâ gördü ya bana; Dilerim şol ömrü, düşsün kabana. Şenlik yeri gönlüm döndü yabana Doluyu götürdü, boş bana kaldı… Namerde şer, merde hayır azıkmış. Ne bileyim gardaş, kanı bozukmuş. Ellere ne var ki, bana “yazıkmış” Tasayı çekecek baş bana kaldı… Başa gelen buymuş ulu fermandan Dertler sap sap olmuş, çıkmam harmandan, Haber de gelmiyor zalım dermandan Güçlük bana kaldı, iş bana kaldı… Hayırsız, benimle gönül avutmuş, Terk etmiş yarını, dünü unutmuş İnsanı yaşatan armış, umutmuş, Neydem kuru hayâl, düş bana kaldı… Hikmetî’yim dostum vur dertli saza, Bana bu eziyet, bana bu ceza. Gayrı ömrü billah ulaşmam yaza, Aldı yar götürdü, kış bana kaldı… Hikmet Nazlı |