Balık Aklı İşte
Öylesine özgür dolaşır ki
Gökyüzünden aldığı Maviliğin derinliklerinde Öyle bir hızlı kıvrılır ki Sanki sonunu getirecekmiş gibi Bütün denizin Balık aklı işte! Hep böyle özgürce kıvrılabileceğini sanır. Bir an durur. Ve öyle bir süzülür ki masmaviliğin derinliklerinde… Özgürlüğünden aldığı güçle bin bir renk… Renkdaşına takılır gözleri… Yanlarından kıvrılır usulca… Hep bir yerlere yetişme çabası içinde… Çoğu zaman renkdaşlarıyla doyuruverir karnını… Balık aklı işte! Dar geldiğinde onca derya mavinin kaynağına atar kendini. Çok direnemez. Hoooooop! Yine geldiği yere… Yeni bir dünyayı keşfettiğini sanır hep. Bilmez ki özlemle görmek istediği dünyada rakı sofralarında kederlere unutulmak istenenlere, piknik alanlarında güzel bir hafta sonu geçirmek isteyenlere, ya da rakımı yüksek bir dağ başında zirve keyfi yapanlara meze olacağını! Balık aklı işte! Özgürlük sarhoşluğunda büyütür Fosforlarını ………Pullarını Elimden nasılda kayıp gitmişti ilk yakaladığımda… Küçüktüm. Hâlâ öyleyim ya! Tuttuğumu sandığım anda kayıvermişti elimden. Daha o zamanlar adını ’nazlı’ koymuştum. Daha o zamanlar bile hep içimde bir yerlerde… Bir soru! Bir canlı diğer canlıyı nasıl öldürebilir? Dedeme sormuştum. Onbaşı derdi bana… Çok severdi beni… Yaşama sevinciydim ben onun için… “Onbaşı ayakta kalmak istiyorsan, birilerini yemek zorundasın.” Hayata açılan ilk penceremdi benim… Çoğu şeyin farkındalığına onunla vardım. Uzun zaman parasını denkleştirmeye çalışarak alabildiğim sazımı evin duvarında parçaladığında babam, tıpkı dünyaya isyan edermişim gibi… Dedem çıkagelmişti bir Hızır gibi. Sanki dağlara siper etmişti kendini. Onbaşı derdi bana “Hırsızlığı da bil ama yapma! ” Uzamasını istemezdi saçlarımın. Sorardım. “Yediklerin saçlarını değil boyuna, aklına gitsin,” derdi. Odun külüyle saçlarımızı yıkardık. Önünde yürümemi çok severdi. Havadan bahanelerle gezmeye çıkardık. Şimdi anlayabiliyorum tarifsiz bir haz yaşadığını dedecim. Ayakta kalabilmek için diğerlerini yemek zorundasın derdin ya ben onu yapamadım. Ben senin onbaşınım yine, her ne kadar arada takılıyorsam da, köhnemiş gelgitlerin kancalarına, atıveriyorum kendimi yine, rengini gökyüzünden alan masmaviliğin derinliklerine… Gökyüzünden aldığım Maviliğin derinliklerinde Öyle bir hızlı kıvrılırım ki Sanki sonunu getirecekmiş gibi Bütün denizin Mehmet Selim Bataroğlu |