An
Ne fenalardayım
bir bulut uçar yağmur sancısıyla bir ateş yanar usul usul elini açar ateş üşür bulut arasına sızar kement senelere yalvarır dün bir el çeker bir tas suyu düğüm düğüm boğazında düğümlenen su üşür bulut güneşe yakın güneş titremelerde hava sert kan eser ruzgar düş düşünceye teslim yağmur kelepçeye kaçmış dün yarınla dost ne muhabbet ne muhabbet şimdi dünde şimdi yarında şimdi kendine cellat cellat kayıp sehpasını arar şahdamar ipi zorlar dün yarın eksik fazla az çok keyifle izlenenlere dönüşmüş şimdinin isa’laşmış halleri ortası daralmış çemberin sorulmasın son isteği hadi ne durursunuz onu an’ı asın kurtulsun dün yarın bir ölü doğar an’da bir ölü ölür dünde yarında sen gene uzağa küfür et hep et çiftleştir dününle yarınını piç gecelerde şimdiye inat ve yaşayan ölüler rahat korkacak ne kaldıki astımya kendimi işte astımya... Mehmet Selim Bataroğlu |