Eylülleri okşar yalnızlığım
Geceyi alnına düşürmüş rüzgar
Siyaha beyaz diyen yüreğim Kendi gerçeğine kör hayallerim Gül diye dikene sarılmışım Kan çanağı ellerim Kanadına ağlayan martılar üşürken saçlarımda Fareler dağları çeker omuzlarında Vuslata kağnı hızıyla Ayrılığa jetle gidiyorum Uçurum kayaları baktığım yüz Yorgun dağların avucuna Bir damla gökyüzü sürsem Mermer bakışın buz tutar mı? Gülüşün acı veriyor başkasında Kurşun kadar ağır Batar yüreğime sensizlik Gülüşün benimdi bir zamanlar Ay ışığı sevdalarımın süsüydü Gülden kalelerde burcumdu aşk Bulanık bir akvaryumda Sevgisiz aç ölen bir çift balık Dokunsan batacak güneş Kızılı eksik yetim şafaklarımda Derin gözlerinin sancısı ruhumda Yanık buğday tanesi gibi Eylülleri okşar yalnızlığım Ben ayrılığı piramitlerin eskiyen taşlarında, Kumlar aşkımı alırken bağrına Sıcak elleri sararken gönlümü Kanayan şehirler ülkesine götürürken seni Issız patika yollarında tanıdım… İlaç diye içtiğim zehir, sevdalı bakışın İsyankâr kadehlerden denizi içerken kalma Dizlerimde kaldırım tozu Ben aşkı iki rubleye bir kadının kalbinden satın aldım 29 06 07 Hüseyin Özbay |
Dizlerimde kaldırım tozu
Ben aşkı iki rubleye bir kadının kalbinden satın aldım
yuregine ve kalemine saglik gardas
kutlarim
saygilar
batraminiz bayram ola