LOGOS
Burada
Bu karanlığın içinde Alçıdan azizler, balmumundan melekler Tanrı… Ve onun parlayan düğün yüzü Şehir içimde kısa bir yürüyüş yapıyor şimdi Şehir ve insanları... İnce bir sabah Güneşte yanan yeşil çimenler Şanssız yoncalar Havadaki zakkum kokusu Ve o an Dökülürken inançsız günaydınlar gözlerimden Bir gül yelesini aşağı düşürüyor Miskini kaybettiği yerden Gül de anlıyor Yanlış koktuğunu Tüm bu kokular, kayıplar ve rüyalar arasında Neredeyim Garip dünyevi bir şafak Granit gülüşler Melamin tenler Ve nedenlerine yabancı bahaneler Tüm bu görüntüler içinde Süreme sen saplanıyor yine Sen şeklinde ölüyorum uyandığım her şehirde Sen ki umurumda pek çok şeyi değiştiren Sen ki gün geçtikçe daha çok bana benzeyen Gün geçtikçe rengi daha çok solan gölge Güneş işte şimdi tam tepede Ne gerimde ne ilerimde Gel kendine Ve hep gizlen içimde İçimin karanlığında daha da uzasın boyun İşte böyle Ben kendi içimde Başkaları benim içimde Delirmenin dirimsiz anlarını yaşarken Az ötede Kargalar Domuzlar Duman ve ateş Avucumda kime ait olduğunu bilmediğim küller Kurumuş ve kokuşmuş ruhlar Tutuyorum kendimi Ağlamıyorum Biliyorum çünkü Sularsam çamur olacak onlar Ve benden öte bir hacme kavuşacaklar jir-fhrn Bu şiiri güne getiren Sayın Seçki Kurulu’na ve şiire zaman ayırıp onu okuyan, ona yorumla katkıda bulunan tüm edebiyat sevenlere saygı ve sevgiyle diyorum. Teşekkür ederim. . |
sözcükler ne güne duruyorlar, üstelik gereğini yaptıkları halde
''İşte böyle''den sonrasını yak gitsin...
Gül'e sorma o bilmez :)
Sevgilerimle