GERÇEĞİN GÖRÜNEN DİLİ
Asık suratlı dokunuşlar
gizliyorum sesimde Çocuk ruhlu, kocaman bir yalnızlık Dağın ortasında kalmış bir ağacı andıran gözbebeklerime bakıyor. Şiir tutundu kaldı gözlerimde Asık çehremden boşaldı tüm hüzünler Uzaklaşmıştık göremez olsakta içimizden. Yana yakıla sulamıştım riyakârlık çiçeklerini Omuzlarımda her türlü yalnızlık zinciri Nefese karışırken, zehir zemberek bir sabah Alabora olmuş ayak izlerim ayazda Azaplara hüzün gömleğini giydiren sevda. Tut ellerimi bu bağbozumunda Yüreğin okutsun her bir şiirden kalan nefesini Sarhoş bir ritim buldum kirpiklerime. Düşümün içindeki mahzende kaybolur gidişlerim. Ellerimin her parmaklarında geçmişten kalan dünyalar var. Yorgun düşer sensiz geçemediğim tüneller. Yitik adreslerde bulunur yaklaştığım aynalar. Ne yürek kendi öyküsünde kalabildi Ne de yaşanılası kelimeler. Bedelini ödetir bazen zaman Yok olma pahasına izler umudumu Kalabalık bir çarşıda rastlanır dalkavuklara Yazdığın şiir, kayboluşun oluyorsa eğer Zaman sensiz açar sayfalarını Bazen şairlerde yanılır Sarar acılarını dökülen yapraklarıyla birlikte Yetim kıyafetler giydiririm bakışlarıma Gölgesiz bir düşün aksi vuruyor alın çizgilerime Hızla koşuyor gözkapaklarımda maskeli süvariler. Selviler uzansa da kollarıma Uzaktır yine de bana gerçekler Hecelerim gizlensin koltuklarımda Yağmur ıslatsın koşuşlarımı Şiir gözlerimde, renkli coğrafyalar var benim Gerçeğin görünen dili hapis ülkesinde. ÖMER ARDALI 06 ŞUBAT 2012 |
Teşekkür ederim.