kadıngecenin çatısı gibidir kadın sevmekle mükellef hep vermekten magdur isterken orospu akşamın postu gibi serilir kadın duayla karışık secdeye varılan gecenin kubbesi gibidir kadın Hüzün vazosu bir büyük suskunluk Ve görüntüde öylece süsü siyahın ironi, biriktirir mekanları ellerinden sıyrılan sonsuz mavilikleri şakaklarına dokunur anıları vakitlerin saldırır ekmeğe bir yılan çocuklarım bir et parçası ardından koşan solucan surucu gibi, ki hayat, kemirmek zorunda hayatı unutmadım sehre yakın bir beyaz, küçük ama sessiz evi; eski sıvalı ve yaşşız Venüs eşrafı Bir koruda saklayarak zayıf çıplak uzuvlarını Ve akışan ve güzel bir akşam güneşinde camların ardında kırılan demetleri kocaman gökyüzünde göründü, Uzun aksam yemeklerini sessiz seyreden büyük kara gözleri yoğun mum yansımalarıyla etrafa Masa örtüsündeki tutumlu sayak perdeler ve ona eslik eden nice semavi varlıklar nakışları sadece suskun nasırlarında gizli Ayakkabıları için sattı ruhunu ve rezil bir Tanrı gülmekteyse açlığa kesiyorum maymunların göğe yüksekliğini günahı çok büyük, peruk takıyor artık beyaz boynundan kaçan tüm siyah incileri; aşık öpüsleri durduramayan saçları Alnına doğru yağıyor mahur bir hüzzam dokunuyor kısarak gözlerini, bir garip bakışa sevda yanları bir meleğin uzun kirpiklerinin karanlık gölgeleri lanetli bütün bakışlarımız gibi kuşatılmış çifte kale yanlızca otuz yaşlarında alçak sesli su kabakları gibi her iki yanında asılı halbuki her gece vücüduna sürükleyerek beni Ve yeniden ısıtıyor ıslak günlerimi Ve oysa bir kuruşşuz dahi Etine dokunmak için ve yağlamak için omuzlarını öpüyorum tarifi imkansız bir heyecanla Kurtarıcım, katilim ayakları atesteki kadın Zavallı yaratıcılık, nefessiz yorgunluk bir yerde yorulmuş sanki tanrılık bereketli göğüsleri soluk soluğa boğuk Ve nefesinden tahmin ediyorum vahseti ısırdığı hastane ekmeklerini zalim bir gecede iri gözleri endişeli bir sokağın ucunda düşünceleri her gelene kalbini açtığı için korkuyor ışıktan hayalet gibi mum ışığında okunan kitaplar gibidir kadın eski bir bilim, gündüz ve geceye ayan Tuhaf bir sekilde karşılasırsanız onunla Bir sokağın kayıp kösesinde sinsi Ve baş asağı bir güvercin gibi kanlı gözleri derelerde sürüklenir kayıp ayakkabıları kızmayın yüzüne Bu kötü boyalı kadın karşısında dahi bir kıtlık tanrıcası bir kış akşamı, yükseltmek zorunda eteklerini havaya uçmak icin Bu bohem-bu benim servetim Gümüşüm, mücevherim, ayım muzaffer kucağında sallayan beni Ve ışındı yüreğim avuclarında Büyüdüm gölgesinde ellerinin |