0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1376
Okunma

gecenin çatısı gibidir kadın
sevmekle mükellef
hep vermekten magdur
isterken orospu
akşamın postu gibi serilir kadın
duayla karışık secdeye varılan
gecenin kubbesi gibidir kadın
Hüzün vazosu bir büyük suskunluk
Ve görüntüde öylece süsü siyahın
ironi, biriktirir mekanları
ellerinden sıyrılan sonsuz mavilikleri
şakaklarına dokunur anıları vakitlerin
saldırır ekmeğe bir yılan çocuklarım
bir et parçası ardından koşan solucan surucu gibi,
ki hayat, kemirmek zorunda hayatı
unutmadım sehre yakın
bir beyaz, küçük ama sessiz evi;
eski sıvalı ve yaşşız Venüs eşrafı
Bir koruda saklayarak zayıf çıplak uzuvlarını
Ve akışan ve güzel bir akşam güneşinde
camların ardında kırılan demetleri
kocaman gökyüzünde göründü,
Uzun aksam yemeklerini sessiz seyreden büyük kara gözleri
yoğun mum yansımalarıyla etrafa
Masa örtüsündeki tutumlu sayak perdeler
ve ona eslik eden nice semavi varlıklar
nakışları sadece suskun nasırlarında gizli
Ayakkabıları için sattı ruhunu
ve rezil bir Tanrı gülmekteyse açlığa
kesiyorum maymunların göğe yüksekliğini
günahı çok büyük, peruk takıyor artık
beyaz boynundan kaçan tüm siyah incileri;
aşık öpüsleri durduramayan saçları
Alnına doğru yağıyor mahur bir hüzzam
dokunuyor kısarak gözlerini, bir garip bakışa sevda yanları
bir meleğin uzun kirpiklerinin karanlık gölgeleri
lanetli bütün bakışlarımız gibi
kuşatılmış çifte kale
yanlızca otuz yaşlarında alçak sesli
su kabakları gibi her iki yanında asılı
halbuki her gece vücüduna sürükleyerek beni
Ve yeniden ısıtıyor ıslak günlerimi
Ve oysa bir kuruşşuz dahi
Etine dokunmak için ve yağlamak için omuzlarını
öpüyorum tarifi imkansız bir heyecanla
Kurtarıcım, katilim ayakları atesteki kadın
Zavallı yaratıcılık, nefessiz yorgunluk
bir yerde yorulmuş sanki tanrılık
bereketli göğüsleri soluk soluğa boğuk
Ve nefesinden tahmin ediyorum vahseti
ısırdığı hastane ekmeklerini
zalim bir gecede iri gözleri endişeli
bir sokağın ucunda düşünceleri
her gelene kalbini açtığı için
korkuyor ışıktan hayalet gibi
mum ışığında okunan kitaplar gibidir kadın
eski bir bilim, gündüz ve geceye ayan
Tuhaf bir sekilde karşılasırsanız onunla
Bir sokağın kayıp kösesinde sinsi
Ve baş asağı bir güvercin gibi kanlı gözleri
derelerde sürüklenir kayıp ayakkabıları
kızmayın yüzüne
Bu kötü boyalı kadın karşısında dahi
bir kıtlık tanrıcası bir kış akşamı,
yükseltmek zorunda eteklerini havaya
uçmak icin
Bu bohem-bu benim servetim
Gümüşüm, mücevherim, ayım
muzaffer kucağında sallayan beni
Ve ışındı yüreğim avuclarında
Büyüdüm gölgesinde ellerinin