BİR SİLİNDİR GEÇTİ ÜZERİMİZDEN 8
Artık bir radyosu da vardı
Müslüm dede her gece yatağına uzanınca radyosunu açıp türküler dinlerdi hele de o çok sevdiği türküsü çalınınca kendinden geçer yatağında yapayalnız tek başına usul usul ağlardı torununun hatırı olmasa bu ev kendilerine kalmasa katlanır mıydı bu kepazeliğe? durur muydu bir dakika bile suyu suya benzemeyen huyu huya benzemeyen komşusu komşuya benzemeyen yıldızları bile farklı olan ve hiç çoban köpeği sesi duyulmayan bu memlekette. İlle de o türkü onu alıp götürürdü. şu yüce dağların karı eridi sel oldu, gidelim bizim ellere yaylamızı lale sümbül bürüdü gel oldu, gidelim bizim ellere Müslüm dede, torunu için her şeye katlandı ve kısa zamanda komiteyi komitecileri gençleri öğrencileri ve devrimcileri ve de en güzeli komşusu olan memleketlilerini tanıdı. Komitenin düzenlediği her toplantıya katılıyor orada söz alıp katkıda bulunuyor kimi zaman yaşının tecrübesiyle gençlere yol gösteriyordu. komitedekiler Müslüm dedeyi tanıdıkça onu daha da sevip, sayıp takdir ediyordu. Gecelerden birinde 1 Mayıs mahalle’sinde “komünal yaşam” üzerine bir sohbet toplantısı vardı Müslüm dede de oradaydı söz alan herkes Müslüm dedenin anlamadığı bir sürü laflar ediyordu. Müslüm dede, sabırla ısrarla içinden kızarak ama yine de tebessüm ederek kendi sardığı sigarasından bir nefes çekip yanında taşıdığı şişeden bir yudum su içip aklı başında görünen ve mahallede öncülük eden gençleri öğrencileri devrimcileri dinliyordu ama hiç birisi bu kadar laf kalabalığında susuzluktan söz etmiyordu. Dayanamayıp söz istedi Müslüm dede üstelik susturarak herkesi de gençler, sizlerle gurur duyuyorum, dedi yoksul insanların ev sahibi olması için çalışıyorsunuz burada koskoca bir mahalle yaratmışsınız ama susuzluktan neden söz etmiyorsunuz? bence, bir an önce valiliğe gidip söyleyin elbet bir çaresine bakarlar. biz de bu ülkenin vatandaşıyız değil mi? askerlik yapıp vergi ödüyoruz ve şimdi de vatandaş olarak mahallemize su istiyoruz gidin topluca valiliğe baş vurun derim ve gidilecekse eğer ben de sizinle gitmek isterim. Komite üyelerinden birisi Müslüm dedeye tebessüm ederek öyle kolay değil bu işler Müslüm dede, dedi vilayete kaymakama hepsine de gidildi ama hepsinden de komünistsiniz anarşistsiniz vatan hainisiniz denilerek geri çevrildik. bir tek umudumuz İstanbul Belediye Başkanında söz vermişti geçen ayın başında mahallenin birkaç yerine şimdilik ortak kullanılacak çeşmeler yaptıracak yine de şartlarını zorlayıp şebekeyi bağlatacaktı. Ama yine de sağ olsun ana yola kadar inen yolumuzu grayder gönderip düzeltti eğer biraz daha sabredersek suyumuza da kavuşuruz, okulumuza da. Evet arkadaşlar, yeni aldığımız bir kararla yarın hep birlikte el birliği ile mahallemizin okul inşaatına başlıyoruz herkesten olanakları ölçüsünde katkı bekliyoruz. suvacıya, duvarcıya kalıpçıya çatıcıya herkese ihtiyacımız var zamanları olduğu kadar bize yardımcı olsun bu arkadaşlar. bir sağlık ocağımız yok ama tıpta okuyan arkadaşlarımız ve kimi doktor tanıdıklarımız nahallemiz halkına özellikle çocuk ve kadınlara sağlık konusunda yardımcı olmaktalar. Müslüm dede bir yudum daha alarak şişe suyundan yeniden konuştu. yani dedi, suyumuzun ne zaman geleceği belli değil mi? yok, dediler komiteciler. Müslüm dede, o zaman, yarın ben belediye başkanına gidiyorum, dedi orada bulunanlar Müslüm dedenin bu çıkışına gülümsedi. Ertesi sabah torunu Süleyman geldi. banyo yapıp çamaşırlarını değiştirmesi için Müslüm dedesini evine götürdü. Komşulardan birine de kimseler yokken eve göz kulak olmasını söyledi. Müslüm dede banyosunu yaptı traş olup temiz giysilerini giydi Gülten gelinden bir bardak klorsuz su istedi şişe suları önceden alınmıştı bir dikişte şişenin sonunu getirip ohhh, dedi. Nerde bizim uzun çayırın suyu nerde kara taşın suyu kurban olurum be o sulara o dağlara, o taşlara burası sanki Kerbela bie şişe su daha istedi kalkıp ayakkabılarını giydi torunu Süleyman’a haydi, dedi. Beni şu belediye başkanına götür onunla görüşüp su isteyeceğim mahalleye su gelinceye kadar da direteceğim. Torunu Süleyman, dede, dedi kolay mı sanıyorsun başkanla görüşmeyi? hem haber vermeden önce kapıdan bile sokmazlar içeri. bırak gevezelik etmeyi, dedi Müslüm dede haydi düş önüme sen beni belediyeye götür gerisi benim işim sana ne. Kocaman belediye binasının önüne geldiler Müslüm dede, belediye binasının önünde onlarca metre yukarıya fışkıran fıskıyelere ve sularla dolu havuzlara baktı şunlara bak dedi, insanlar mahallede susuzluktan kırılırken bunlar burada suyu havaya salıyorlar. Süleyman işe gidecekti. Müslüm dedesine yolu tarif etti. cebine harçlık koyup onu orada bırakıp gitti. Ve Müslüm dede kimine gülerek kimine kızarak kimine küfrederek kiminin peşinden giderek sora sora belediye başkanı’nın odasının olduğu kata çıktı. sekreterinin oda kapısı açıktı kızım, dedi sekretere bizim belediye başkanımızın adı ne? bilmiyor musun amca? bilmiyorum. neden soruyorsun? görüşmek istiyorum. randevun var mı? o ne? yani daha önce burayı arayıp haber verdin mi görüşmek için izin aldın mı? hayır kızım, şimdi geldim dedi ve şimdi de görüşmek istiyorum. o zaman ben de çık koridorda bekle diyorum. tama beklerim de yani görüşebilecek miyim? bakalım, zamanı varsa ve seni kabul ederse, olabilir. tamam kızım, beklerim. ama sen soruma cevap vermedin başkanımızın adını söylemedin. Ahmet İsvan, dedi sekreter. DEVAM EDECEK... |