ÇÖL VE AY
bir ince suydum, ezildimdi, basıldı
üstüme, kaldı ayak izleri suda; bir menzilden ötekine... nasıldı gitmek? ağrdı çöl, kuytulardı, pusuda... baktılar, haramiler, çölde su’ydum; gittimdi, kumlardı, soydular beni; yedi askı, çırılçıplak, söylendi, duydum: ört ketenle Mısır’ı ve Yemen’i... iki menzil arasında bir menzil; soldu çöl ve vaha, çürüdüydü, ah rezil blue mo on! arada kaldım, beni böl, ikiye... ne diye ayrılındı, ya Ömer? sırma gövdem di çiğdem, şakk-ı kamer... bu ne tutkun gecedir, hüzünle beni, beni öl! .. |