RUHUN BUKALEMUN
yetmiş gram adıyaman tütünü
ve hep kötü günler için saklanmış bir şişe süryani şarabı duvarda bacaklarını sallaya sallaya gezinen charlie chaplin seslendi; “saat epey geç oldu; şimdi git ve huz(ur) dolu yatağında uyu” yani yine güldürdü beni ama gülmeden önce söktüm çinko karbon pillerini saat artık hep dört ve ben şimdi her şeye karşı nötrüm kim demiş nötrken içilmez diye en kötü gün bugün dedim içtim içtikçe kristal bir kadehle bin efkarı bir ayrılık kararına zimmetledim bir uçurumun intiharına tanık oldum içimdeki boşluğa doğru taş toprak kum yuttum ağırlaştım saksıdaki orkideyi duman altı olmasın diye yan odadaki çapkın kaktüsün yanına koydum ikisine de su vermek için tekrar odaya girdiğimde aşık olmuşlardı birbirlerine orkide için üzüldüm son bir sigara sarıp bu sigarayı da bu efkarla içeyim dedim ağzım kurumuş yalayarak ıslatamadığım çarşafı gözyaşlarıma sürdüm yandıkça alevinin rengi değişen çakmağımla yaktım güldüm sonra ne çok benzeriz seninle dedim canım öyle çok yandı ki şimdi hangi renkteyim bilemedim seyyan hanım çalıyordu “hasret türküsü” son sigarayı mavi mumlara bakarak tüttürdüm fhrn-jir |