Yağmalanan Heceler
Sürgün edilen hayallere
bağlamalı mı umutları Düşmeli mi her gece karabasan efkârlara Yorgun bir savaşçı edasıyla çıktım merdivenlerini hasretin Soğuk bilekler gizlendi içime Deniz feneri denizimi aydınlatmadan ovasında soğuttum bana düşen kelimemi Her şeye rağmen geç kaldım birlikteliğe Yüzgörümlüğü verdim aynalara yüzümü Mezar taşları oydum avuçlarımda Okşadım teker teker fısıltıları Söz ettim yalan olmayan her bir şiirden Yalın tümceler yansır geçmişimde Yoluna düştüğüm her doğru ateşler beni bile bile Ayak izleri saydım yaşamın kıyısında Sade bir tebessüm İzledi kumsalda Şair yüreğiyle soydum umutlarımı Kuyu serinliğiyle düzdüm hayatın akışını. Başkaldırım oldu şimdi sevdam Sulak rüzgarlar yellendi dallarında. Bilinçaltında saklandı en acı hatıralarım Coştum ırmağında gülen gözlerinin Susma hakkımı kullanıyorum bugün. Dilim kuruyacak sessizlikten Kıyasıya uğraş verdim İçimdeki yalnızlıkla Labirent temasında uyuşuk halim Dünü düşündüm yağmalanan hecelerimle Dil büyüsü utandı dilinden Eller kıskandı bir diğerini Darbelerini çözdüm çelmelerin Kurak hasat verdi mahsul Işıklar akıyorken benden kuru soğuk oldu senden gidişim. Bebeklerin alınlarında gördüm dünyayı Ağaçlarında topalladım hüzünlerin. Koltuk değneklerim yoktu Düşe kalka yürüdüm kuytu köşelerden Beyaz sayfalarda büyüttüm çocukluğumu Aç kaldım düz yaşantılarda Dudağımdan süzüldü akan nehirler Yarınsız bir düştü aşk. Yanı başım oldu ellerin… ÖMER ARDALI 24 OCAK 2012 |
Hürmetle.