KUTLU ROĞUM DEVAMIGEBELİK BELİRTİLERİ ve BÜYÜK BEKLEYİŞ’İ Gelin ÂMİNE HATUNDAN dinleyelim. Âmine Hatun: ---Hamileliğim süresince, Bir ağırlık görmedim. Bir sıkıntı çekmedim! Karnımdan daima güzel bir koku geldi! Geceleri zikir ve tesbih, Sesleri duyardım! Gebeliğimin yedinci ayındaydı, Bir rüya gördüm. Rüyamda esrarlı bir kişi gelip yanıma, Dedi ki! “--Ey Âmine! sen öyle birine hamilesin ki!. O, Âlemlerin nurlu kişisi! O doğunca Ona, Muhammed adını ver! O, Son peygamber,Muhammed Mustafa!.. Rüyanı kimselere söyleme!..” Günlerden bir gün, Abdülmuttalip,Kâbe’ye gitmişti. Evde benden başka kimse yoktu. Kulağımda müthiş bir çınlama, Anlaşılmaz bir seda, bir avaz vardı! Korktum, korkudan kala kaldım bir anda, Ak bir kuş belirdi, hemen yanı başımda! Gelip arkamı sığadı. O anda, korkularım kayboldu! Bana bir tas içinde, şerbet sunuldu. Alıp içtiğim anda, kalbim nurla doldu. Tam bir sürur ve ferah doğdu. Çokça hatunlar belirdi o anda, Halka olup oturdular yanımda, Şaşırdım! Acep kim ki bunlar diye, İçimden geçirirken? Onlardan biri, -Ben Adem’in karısı Havva’yım! Bir diğeri, --Ben İbrahim’in karısı Sâre’yim! Bir başkası, --Ben Firavunun karısı Asiye’yim! Diğer biri, --Ben İmran’ın kızı Meryem’im! Ben, İsa’nın anasıyım! Ötekiler de, Cennet Hurileri! Teşrif edecek olan Muhammed’i, Mükerrem Nebiyi, Tazim ve yüceltmek için buradayız! Diyordu!... Her geçen zamanda, yeni sesler duyar oldum. Tam bu sırada gökten, bir perde çekildi önüme!... Bu perde, doğacak çocuğu, Cinlerden saklamak içindi! Yeşil kuşlar uçuşmaya başladı. Burunları yeşil zümrüt, Kanatları yakuttu. Göğsüme kadar yaklaştılar, Öper gibi yaptılar. Çevremde dönmeye başladılar!.. Yüce Hak, perdeyi gözümden kaldırdı. Bütün âlemi bana açtı. Doğuyu ve batıyı gördüm. Gördüm ki; Bana üç sancak getirdiler. Onların birini doğuya, Birini batıya,Birini de Kâbe’nin üzerine diktiler! Semada bazı adamlar gördüm. Ellerinde cevâhir leğen, İbrik ve altın tas tutuyorlardı. Yine gördüm ki! O, Mükerrem çocuk, Allah’ın sevgilisi, Kâinat’ın efendisi, Zahmet vermeden, meşakkat çektirmeden, Âlemlere rahmet olarak dünyaya geldi. Sene beş yüz yetmiş bir, Nisanın yirmisi, Gece sabaha karşı, doğdu ol nur tanesi. Âlemler nurla doldu, hem de onun hanesi!... Bakıp gördüm ki; Sünnet olmuş! Göbeği kesilmiş! Beyaz bir ipekliye sarılmış! Başını yere koymuş, secdeye varmış! …Şahadet parmağı göğe doğru uzanmış, …..Bembeyaz bir bulut içinde çocuk kayboldu!... ……O anda bir ses yükseldi! ……. O ses, doğuya ve batıya, dolaştırın o çocuğu! …………Gezdirin deryaları!... …………….Gezdirin ki! …………………….Bilsinler, anısınlar onu, ……………İsmiyle cismiyle diyordu!... Bir melek, Eğildi O’nun kulağına! Müjdeler olsun, Ya Muhammed diyordu! Müjdeler sana!.. Hiçbir peygamber kalmadı ki; ……………………Onun ilmi, ……………..….Sana verilmemiş olsun! ………………Sen ilimde en üstün, ..………..Kalpte en yiğitisin! …… İşte bu gördüğüm rüya sonunda gerçek oldu diyordu gerçek oldu diyordu Âmine Hatun……. Safiye, Abdülmuttalib’e şöyle dedi: --Muhammed doğduğu gece, ben yanındaydım. Doğum anında bir nur’un, zuhur ettiğini gördüm. O gece altı alâmet belirdi. Birincisi, Doğduğu gece secde etti! İkincisi, Anlaşılır bir dille, “şahadet ederim ki, Allah’tan başka ilâh yoktur.”Dedi. Üçüncüsü, Büyük bir nur oldu. Dördüncüsü, Onu yıkamak istediğimde, Ey Safiye! “Biz onu yıkadık pak ettik” Diyordu. Beşincisi, Sünnet olmuş ve göbeği kesilmiş gördüm. Altıncısı, O’nu bir şeye sarmak istedim. Sırtında bir mühür gördüm. Üzerinde, şahadet yazılı idi. “Asırlar öncesinden bir seda duydum, Ümmetim diyordu nurlar içinde. Uzandı ellerim kundağa koydum, Yanıyordu ellerim, korlar içinde. Amine ne mutlu anne olmuştu, Alnındaki nuru O’na vermişti, Asiye, Meryem O’nu övmüştü Sarılmıştı acılar, sırlar içinde. Amine bakınca gözü kamaştı, O ne güzel yüz, ne güzel kaştı, Duygular Onunla dağları aştı, Çiçekler güle durdu kırlar içinde.” Zeynep Ayla Sütçü İBRAHİM’İN DUASI, İSA’NIN MUŞTUSU. İsa’nın muştusu dünyayı aydınlatmıştı. Kur’anın ifadesiyle: İbrahim şöyle dua etmişti; “ Rabbimiz! Onlara kendi içlerinden, Senin ayetlerini kendilerine okuyacak, Onlara kitap ve hikmeti öğretecek, Onları her kötülükten arıtan, Bir peygamber gönder. Doğrusu güçlü ve hakim olan sensin “(Bakara 129) “Nitekim biz size, Âyetlerimizi okuyacak, Sizi her kötülükten arıtacak, Size kitabı ve hikmeti öğretecek, Bilmediğinizi bildirecek, Aranızdan bir Peygamber gönderdik.!”(Bakara 151) İsa’nın müjdesinde ise; Ahmet ismi şerifi, şöyle zikredilmektedir. Kur’anda; “Hatırla ki,Meryem oğlu İsa; Ey İsrail oğulları! Ben size, Allah’ın elçisiyim, Benden önce gelen, Tevrat’ı doğrulayıcı ve Benden sonra gelecek Ahmet adında, Bir Peygamberi de, Müjdeleyici olarak geldim demişti. Fakat O, kendilerine açık deliller, Müjdeli haberi getirince, ‘Bu aşikâr bir büyüdür’ dediler.”(Saf 6) Süleyman Çelebi, Doğum olayını şöyle anlatıyor: Amine Hatun Muhammed anesi, Ol sedeften doğdu ol nur tanesi. Çünkü Abdullah’tan oldu hamile, Vakt erişti nefte-ü eyyam ile. Hem Muhammed gelmesi oldu yakın, Çok alâmetler belirdi gelmeden. Ol Rebiyyül evvel ayın nicesi, On ikinci gice isneyn gicesi. Ol gice kim doğdu ol hayr-ül beşer, Annesi onda neler gördü neler. Dedi gördüm ol habibin annesi, Bir acep nûr ol güneş pervanesi. Berk urup çıktı evimden nâgehan, Göklere denk nûr ile doldu cihan. Allah resulü, Sürpriz olarak ortaya çıkmış birisi değildir. O daha gelmeden, Asırlar öncesinden, Haber verilen, Gelmesi bütün cihan tarafından beklenen, Bir Nebi, bir Nûr dur. DEVAM EDECEK |