Sensiz Karanlıktayım
Kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime
Katran gibi bir yalnızlık sarıyor içimi Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana Yalnızlığın döngüsünde Çırpınıp akan ömrümün Kapılarını çalma boşuna Gömülüp kaldım sancısına taşların Dilsiz duvarlara sığınır yıkıntılarım Sıvandı zamanın pasıyla Yalazlanan şafaklarım Hüzün penceresinde Ve şiirin kanayan yüzü Şimdi uçsuz bucaksız kül çölü Bin yıllık gizini çözer Zühre Karanlık sokaklarda sürgün bir hayat Sığınır gözlerimin deltasına Yırtar geceyi kanat sesleri Gitme kal der, kal benimle Kırılır gözlerinin ebemkuşağı Düşer kanayan yalnızlığıma Hayallerim boğazımda bir mengene Ve yaralı sesler çıkmazı Yüreğim yangınların közü Çığlık çığlığa vapur düdükleri Geceyi sarar düşlerimde Karşı sahilde yalnızlık Yitik bir anı gibi savrulur rüzgârda Telaşlı yağmurlar gibi yitip gittim Külüstür bir yalnızlığın peşi sıra Yıldızların balkayan ışıklarında İp ince bir dilim gibi şimdi ay Eksilir yalnızlığın koynunda Güneş nerede doğar Nerede emzirir onu Bir senfoni gibi kulaklarında yankılanan Bir dua gibi ezberlediğim Sevmezsen bir çakıl taşıyım Sevmezsen duvar gibi sağırım Körüm, bir ot kadar "Anlamıyor musun? Gökyüzü aydınlık olsa da Sensiz K a r a n l ı k t a y ı m" |
Şiir, teknık ve estetik olarak hatasız buldum. dil işlevliği, anlaşılır ve çokça şıktı. Duygu ve düşüncelerin ahenkle raksı gördüm. Tüm bunlar iyi, hoş bir de şairin aydınlıkta olmasına rağmen yalnız olması, karanlıkta olması sevdiğine karşı duyduğu sevgi, dayanılmaz özlemin içten sesleriydi. İmgelerin sarıp sarmaladığı farklı bir şiir okudum, okunası ve elit dizeleri okumamıza vesile olan yüreği selamlıyorum
Esenlikle kal sevgili şair