Bana Gülmeyi Öğret Sevgilim
Perdeye astığım hayalleri,
güneş görsün odam niyeti açışlarıyla, kornişlerinden düşürüyorum günaydınla.. Penceremden sızan ışıklar, kaşlarıma kadar işliyor bir anda. Dağınık ve boş yatağıma da vuruyor sonra güneşim bir bakışla, solmuş yüzüme aynalardan yansıyor.. Gün’eşim dedim, aklıma yine sen geldin. Nedense gökyüzü yüzün değil ama bugün, çatlamış vazomda duran gül, gülüşün değil. Zaten hiçbir zaman olamadı ama, bugün dikenleri bile battığından güle kırmızı gül de kanamış dalında, kırmızılığından geç farkettim. Belki gülersin ama, gülmeni özledim.. Boş sırıtışlarımın gamzeleri, yanağıma batıyor gözü kapalı tebessümlerimde.. Yaşamak senaryosunu değiştiremiyor kalemim. Yalan gülüşler, ağlama dilekçesini red eden gözlerin eseri.. Yine de, birkaç bulut üstümde yine. Kaşlarımı işleyen ışık azalıyor, alev alev yanan gözlerin bile sönüyor. Bir hayal daha düşüyor aklıma düştüğünde, ama gözyaşım hâlâ içeride duruyor. Zorla giydiğim gülüşler yüzümü sıkıyor, çıkartıyorum.. Yok böyle olmuyor, beceremiyorum. Bana gülmeyi öğret sevgilim, öldüğüm tatlı, ısıtan gülüşlerinde. Tanrıyı kıskandıran diriltmeyi de unutma sonra, gözyaşlarımı silerek hayat verdiğin ellerinde.. Sevgilim, bana gülmeyi öğret. Ama yine de sen gül hep.. Ahmet Kastancı. |