Sürgün SevdaHep aynı çehre gülümsüyor bana Kış donukluğunda Penceremden süzülen açgözlü ışık gibi Soluk bir silüet arıyor odamda Aşkla başım belada Güçlükle nefes alan sessizlik Hafif tehditkar kırılan kanadıma Ütopyanın özgür doğasında Çamura yuvarlanmanın cazibesindeyim Sefil kalmak sonsuza dek aşktan Ya da güneşin gizemli şebneminde Kendimi terk etmeden Kül solumak hüzünlü akşamlarda Gecenin yangınından kalma Hasrete soyunan ezgiler dilimde Ufkun yağan yağmurunda ıslandım Saklı bir hazineyken kehanet içimde Seher yeli esintisinde dalgalandım Köklü bir çınar üşüdü eğik yüzümde Suskun yüreğimde miskin bir ayrılık İçerden çıkan fersiz adımlar gibi Sürüdü ayaklarımı sana doğru Yalnız ve kimsesizken Yağmalandı umutlarım Eylül kaçağı hoyrat ellerde Ne uyumsuz bir rakstır bu Buğulu camlar ertesindeyim Düşlerim taşar bu mevsimde hep An umursamaz gidenleri Susun artık vefa yok bu aşktan Bir sözcüğü şiirle anlamlandıran şair gibi Kutsuyorum kendimi Döküldü düşlerim aşkın kutsal kadehine Geceme siyah kustu yorgun akşamlar Kercine durdu karşımda felek Kınadı meftun bakışlarımı Sarktı bitkin tükenişliğim sevgine Yekten imkansızlığa kilitledi beni Hangi sürgün sevda döndü seferinden geri Duru bir ten beyazlığında soldum İzini sürdüm ölü tanrıçanın Kulağımda binlerce sevda çığlığı Gözlerimin önünde vuruldu mavi Sensizliğe hüküm giydim... |
Emeğine saglık yenı kleıemelrde bulusmak dılegıye