6
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1390
Okunma
Ankara soğuk bir fahişe
giyindi palmiyeleri, ısındı Lara’nın koynunda
makilere inat gür bir ormandı sol yanım
kundaklandı temmuz sıcağıyla
ben kendimi oksijen sanırdım
sen karbondioksit soludun geceler boyunca
yastıkları unutulmuş bir otel odasında
ah Lara hani iyi gelecektin kadın yanıma
şimdi yüreğimde mayalanmış bir sevda
kabarmış uykularda taşmış sanrılı sabahlara
tuttun ellerimden
ılgınların yalnız kendine ılgın olduğu sokaklarda
ellerin bir erkeğe yakışmayan ellerdi
şair elleriydi her elinde beş dize
en uzun şiiri yazdık biz seninle
parmaklarımız birbirine kenetlendiğinde
sabahın üçünde
bir tek kumsal şahitti tenimizdeki tere
öğrendim bak
begonvilleri, zakkumları, japon güllerini
ya da bir gökten nasıl bin yıldız sağıldığını
büyükayı’yı, küçükayı’yı
ve mehtabın sen varken daha başka parladığını
Lara sahilinde sabahın üçünde
aldanış ve çırpınış
en vurucu imge şimdi şiirlerimde
ismin dudaklarıma redif ilk ve son dizelerde
ve hep yarım bir uyak bütün sevişmelerde
ah Lara
caddelerinde ithal et kokusu
et eti yer mi tıkadım bak burnumu
hiçbir şiir hazmedemeyecek bu kokuşmuşluğu
artık bir düşüncenin en bakire yanı
ikimizin aklına şeytan
dürtüyor arzuları
ahh kimle tanışsam hepsi Antalyalı
fhrn-jir
5.0
100% (11)